Tarihi 29 Nisan 2024

Ne değişir, ne değişmez

ÜLKEMİZ adına üst düzey diplomatik görüşmelerde müzakerelere katılmış hariciyeci bir dostum bir keresinde Türkiye ile ABD'nin ilişkilerinden bahsederken, ABD'lilerin irrasyonel tavırlarından şikayetçi olmuştu. Masada Suriye'den Irak'a, Karabağ meselesinden Ege'ye kadar onlarca çok önemli mesele varken her seferinde müzakerelerin nasıl olup da Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'a takıldığına hala hayret ediyordu. "Spesifik sorun alanlarını bir kenara bırakıp, ortaklaşmanın mümkün olduğu alanlarda ilerlemeye bir türlü yanaşmıyorlar. Konu dönüp dolaşıp aynı yere takılıp kalıyor" demişti.
Sorunun artık Türkiye-ABD ilişkilerini aşıp diplomatik bir usul sorununa dönüştüğünü tespit ediyordu. Ayrıca Rusya veya Çin ile de anlaşamadığımız onlarca mesele var. PKK, Ukrayna Savaşı, Kırım gibi meseleler Rusya ile önemli çözümsüzlük alanları. Ancak bu alanlardaki sorunları bir kenara ayırıp çıkarlarımızın ortaklaştığı alanlarda müzakere edebiliyoruz, diye eklemeyi de ihmal etmedi.
Özgür Özel'in bu hafta gerçekleşmesi beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinden önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın durumlarını konuşacağını açıklaması bana diplomat dostumun serzenişini hatırlattı. Şüphesiz muhalefet partisi bu konularda AK Parti'den farklı düşünebilir. Ancak yargı kararıyla ortadan kalkacak tutuklulukları ve mahkumiyetleri Cumhurbaşkanı'na iletmek bir garip. Üstelik ülkenin önemli onlarca meselesi varken tıpkı takıntılı ABD'liler gibi bunları gündemin ilk sırasına taşımak daha da garip.
Herhalde seçmen Özel'den Selahattin Demirtaş'tansa deprem meselesini gündeme getirmesini bekler. Haydi diyelim PKK'nın siyasi kolu DEM partisini destekleyenler Demirtaş'ı biraz da olsa önemsiyor. Peki Osman Kavala'yı ajandanın üst sırasına taşımak nedir?
Kavala konusundaki bu ısrar makul ve rasyonel bir siyasi sürecin neticesinde doğmuş olamaz. Olsa olsa sınır çizmek, ideolojik kimlik siyasetini pekiştirmek ve uluslararası çevrelere selam göndermek için Kavala konusu böyle bir görüşmede öncelikli gündem yapılabilir.
Bu tavır bile bize CHP'den ve Özgür Özel'den ne beklememiz gerektiği konusunda yeterince fikir veriyor.
Gerçekten değişimden anlaşılan şey siyasi bir vizyon değil ancak genel başkan değişikiliğiymiş. CHP'de değişen tek şey genel başkanın ismi oldu. Ekrem İmamoğlu'nun nefesinin Özel'in ensesinde olduğunu düşünürsek, "değişimin" de değişmesi muhtemel.
Üzülerek söylüyorum ama görüşmeden pek de bir şey beklememek lazım.
Tek faydası Özgür Özel'e olacaktır;
Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilecek ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni görecek. Üç vakte kadar genel başkanlık koltuğunu kaybedeceği ihtimali düşünülürse kendisi için hoş bir anı, kısa günün kârı olacaktır.