Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 30 Mayıs 2017

Yerli otomobil!..

Türkiye'nin yüzde 100 kendi imalatı olacak yerli bir otomobil... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki talebi ve ısrarı biliniyor. TÜSİAD'ın pek sıcak bakmadığı çağrıyla TOBB'un ilgilenme emareleri gösterdiği de. Önümüzdeki günlerde bu konuda sürpriz açıklamalarla karşılaşabiliriz belki de.
Otomobil, hele yüzde 100 yerli otomobil, kolay bir iş değil, doğru. Ancak Türkiye açısından çok zor olduğu da söylenemez.
Birçok otomotiv firmasının montaj fabrikalarına ev sahipliği yapan Türkiye, otomobil üretimi açısından bir merkez gibi zaten. Bulunduğumuz coğrafya da, pazarlara ulaşabilme açısından oldukça uygun.
Yüzde 100 yerli otomobilimizi mutlaka yapmamız gerektiğini düşünenlerin yanında, çok zor bir iş olduğu için yapamayacağımızı ve kesinlikle böyle bir şey yapmamamız gerektiğini düşünenler de var.
Mutlaka yapmamız gerektiğini düşünenlere göre, bu öncelikle bir ihtiyaç ve dahası prestij meselesi.
İhtiyaç, çünkü Türkiye otomotiv açısından oldukça iyi bir Pazar olmanın yanında başka pazarlar açısından da merkezi bir konumda.
Çok zor olduğu için yapamayacağımızı düşünenler, belli ölçüde haklılar belki. Ama, bir yerinden başlanması gerektiği ve şartların çok uygun hale gelmesinin pek anlamlı olmadığı da açık. Hem, kervan yolda düzülür sözünün bize has bir söz olduğunu da unutmamak gerek.
Kesinlikle 'kendi otomobilimizi yapmamamız gerektiğini' düşünenler, konunun en hassas yanı. Bunların benzer bir tezi savunan ataları, yabancı firmaların mümessilleri oldukları için böyle diyorlardı daha çok.
Şimdikilerin böyle bir bağlantıları belki yok, ama zihin yapısı aynı...
Bu değişik düşüncelerin her birisinin, tarihi derinliği var. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin sanayileşmesi için sürdürülmeye çalışılan çalışmalar karşısında da benzer refleksler varmış çünkü.

DEVRİM OTOMOBİLİ ÖRNEĞİ

Mutlaka sanayileşmemiz gerektiğini düşünenlerin yanında, konuya 'iyi olur ama biz sanayileşemeyiz ki' şeklinde yaklaşanlar ve tabii, 'ne sanayisi, biz bir tarım ülkesiyiz, şeftali ve patates üretmek neyimize yetmiyor' diyenler de varmış.
Genç Cumhuriyet'in Avrupa ülkelerinden konu üzerine raporlar hazırlatmak üzere getirdiği uzmanlar olmuş vaktiyle. Bunlar da uzun yıllar araştırdıktan sonra, 'sanayileşmenize gerek yok, siz bir tarım ülkesi olarak kalsanız iyi edersiniz' demişler.
Söz konusu uzmanların ülkemizi Pazar olarak kullanan fabrikalarla bağlantısı var mı yok mu, bilmiyoruz.
Ama 'şeftali ya da patates üretmemiz gerektiği' kanaatinde olanların Avrupalı fabrikalarının Türkiye mümessilleri ya da onların yakınları oldukları malum.
Yüzde 100 yerli otomobil meselesi ile ilgili olarak zikredilmesi gereken başka hususlar da var şüphesiz. Kayseri Tayyare Fabrikası'nın ve hele Nuri Demirağ'ın kendi imkanlarıyla kurduğu Tayyare Fabrikası'nın başına gelenler gibi mesela.
Devrim Otomobilinin hikayesini biliriz. Ancak, Devrim otomobiline yeteri kadar benzin konulmaması ve sonrasında gözden düşürülmesi olayının arkasında neler olduğu hala bilinmeyenler arasındadır. Devrim Otomobili çevresinde olup bitenler, bu memleketin kendi ihtiyaçlarını üretmemesi için bin dereden su getirenlerin maharetidir aslında.
Yüzde 100 yerli otomobil tartışması, kimin bu ülkeden yana yani yerli ve milli olduğunu gösterdiği ve göstereceği gibi; kimlerin de bu ülkenin pazar olmaya devam etmesi gerektiğine inandıklarını ortaya koyan bir tartışma. Bu sebeple dikkatle izlenmeyi hak ediyor.