Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Şubat 2017

CHP’nin baş ağrısı...

Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili referandum kampanyalarının başlamasına artık günler kaldı.
Hazırlıklar sırasında pek ortada gözükmese de, Anayasa değişikliğinin TBMM 'de görüşülmesi ve oylanması aşamasında epey gürültü koparan CHP de, referandum için kolları sıvamış durumda.
Kampanyalarında kullanıp kullanmayacaklarını bilmiyoruz.
Ama reddetme manasına gelen 'hayır'la 'iyilik' manasına gelen 'hayır'ı aynı cümlede kullanıp oluşturulan: 'Hayır'da hayır vardır' sloganını benimsemiş gözüküyorlar.
Böyle bir sloganın kullanım açısından kolaylığı olduğu söylense de, referandumun neticesine tesir açısından CHP'ye fayda getirip getirmeyeceği bilinmez. Ancak, CHP'nin kullanma ihtimaline binaen, selamlaşma ve vedalaşmada kullanılan 'hayırlı...' ile başlayan cümlelerin insanımız arasındaki kullanımında belirgin bir düşüş gözlendiğini belirtmekte fayda var.
Hayır kelimesinin kampanyalarda nasıl kullanılacağını bekleyip göreceğiz.
Bu arada ilgi çekici bir başka gelişme daha var. O da CHP'lilerin 'hayır' demeleri sebebiyle, onlar da hayır dedikleri için terör örgütü PKK ile beraber anılmaktan duydukları rahatsızlık.
Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP'lilerin dönem dönem AK Parti'yi PKK ile hareket etmekle suçlamaya kalkışmaları hatırlardadır oysa. Objektif bir temelden hareket etmediği için milletimiz nezdinde en ufak bir karşılığı olmasa da, o anda atılmaya çalışılan memleket lehine bir adımı engellemek niyetiyle kullanırlardı bu türden iddiaları.
CHP'nin, Barış Süreci günlerinde terörün bitirilmesi için atılan adımlara destek olmak yerine olumsuz propaganda ile bu yöndeki faaliyetleri itibarsızlaştırma gayretleri, herhalde herkesin hatırındadır. Aynı şekilde, bir yandan AK Parti'yi PKK ile hareket etmekle suçlarken, bu örgütün siyasi alandaki uzantıları ile aynı paralelde hareket etmeleri de unutulmazlar arasına girmiştir tabii.

Avrupa'da kol kola...

Ülkemizden önce Avrupa'da başlattıkları 'hayır' kampanyasında da, CHP'nin PKK uzantıları ile beraber hareket ettikleri açık. Bu durumda bir yandan onlarla beraber hareket edip öbür taraftan da beraber olmadıklarını söylemeyi sürdüreceklerdir herhalde.
Çünkü eninde sonunda milletimiz referandumla ilgili tavrını belirlerken, kimin ya da kimlerin ne dediğine de bakacaktır elbette.
Temel olarak, yönetim sistemi değişikliğine karşı çıkma konusunda ittifak ettiklerine, hatta bu konuda Kandil'deki savaş baronları ile aşağı yukarı aynı argümanları kullandıklarına göre, PKK ile beraber anılmalarına kızmamaları gerekir aslında. Ancak başkalarının canını sıkacak her ne yaparlarsa yapsınlar mazur görülmesi, ama başkaları kendilerinin canını sıkacak herhangi bir şey yaparsa ona mani olunması gerektiğine inandıkları için bağırıp çağırıyorlar.
Referandum kampanyası başladığında, CHP'nin canını sıkacak gelişmeler sadece PKK ile beraber anılmaktan ibaret kalmayacak, büyük ihtimalle. Bu örgüt ya da onun siyasi uzantıları ile aynı paralelde yaptıkları açıklamalar gibi hususlar da önlerine gelecektir, kaçınılmaz olarak.
Ancak CHP'nin asıl meselesi, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili 18 maddelik anayasa değişikliği konusunda konunun gündeme gelmesinden beri söyledikleri olacak herhalde.
Referandum öncesi iyice yayılan ve insanımız tarafından da değerlendirmeye alınan o maddelerde CHP'nin iddia ettiklerinin hiç birisi yok çünkü...