Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 10 Ocak 2017

Biber gerçek midir?..

İnternet ve sosyal medyanın gelişmesinin uzantılarından birisi de elektronik alanda sürdürülen 'geyik muhabbetleri'. Bu işe yarayan çeşitli sitelerde bol örnekleri olan geyik muhabbeti, 'saçma sapan, gevezelik düzeyinde söyleşme, uzun uzadıya gevezelik ederek zaman öldürme' şeklinde tanımlanabilir.
Bu tür muhabbetin meşhur olanlarından birisi de Aristo Mantığı ile alakalı olanıdır. Bu mantığın "Bütün insanlar ölümlüdür, Sokrates de ölümlüdür: O halde Sokrates insandır" şeklindeki temel yorumlarından birisinin:
"Gerçekler acıdır, biber de acıdır: O halde biber gerçektir" haline dönüştürülmüşüne sıklıkla rastlamak mümkün.
Aynı mantıkla ilgili bir başka çıkarım da şöyle: "Gerçekler acıdır, baklava tatlıdır; o halde baklava gerçek değildir." Konu ile ilgili Temel, Dursun ve bir başka kişi arasında geçen akvaryumlu bir muhabbet de var, ama onu aktarmamak daha iyi...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde Aristo mantığının geyik muhabbeti şeklinde kullanımını hatırlatan bazı sözler sarf etmiş. Öncesinde içinde FETÖ, IŞİD, El Nusra, teröre yardım, istifa gibi kelimelerin geçtiği cümleler kurup, bu saçma sapan sözler üzerine gelebilecek haklı tepkileri göğüsleme sadedinde de şunları söylemiş Kılıçdaroğlu:
"Biliyorum havuz medyası saldıracak. Havuz medyasının PKK'dan hiçbir farkı yoktur. Bakın PKK bana saldırdı. Bunlar da saldırıyor." Bu sözler Aristo mantığına göre düzenlenirse, şöyle oluyor: PKK bana saldırdı, Havuz medyası da saldırıyor: O halde Havuz medyası PKK'dır.
PKK Kılıçdaroğlu'na saldırdıydı, evet. Artvin civarında yaşanan bir olay vardı ve ilgi çekicidir ki, suçladığı medya kuruluşları, cansiperane bir şekilde yanında durmuştu o zaman. Dolayısıyla Aristo mantığının düz halinin geçersiz olduğu bir durum var ortada. Kemal Kılıçdaroğlu'nun aslında ne demesi gerektiğini şöyle izah edebiliriz: "PKK bana saldırdığı zaman Havuz medyası sahip çıkmıştı. Havuz medyası bana başka konularda saldırıyor olsa da, Havuz medyası PKK'dır denilemez." Benzer başka cümleler de kurulabilir tabii.

BANA ARKADAŞINI SÖYLE...
PKK ile birilerinin aynılığı konuşulacaksa eğer, bu konuda CHP'nin eline kimsenin su dökemeyeceği, açık. Kemal Kılıçdaroğlu vaktiyle Güneydoğu'daki bazı ilçelerde çukurlar kazan teröristler için 'arkadaşlar' tabirini kullanmıştı mesela. 'Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim' sözünden hareketle, 'Kılıçdaroğlu PKK'lı teröristlere arkadaş dedi, arkadaş kişinin kendisi demek olabileceğine göre, Kılıçdaroğlu PKK'lıdır' şeklinde bir cümle de kurulabilir pek ala...
Bu hususta Aristo mantığına hiç gerek kalmadan yüzlerce başka cümle kurulabilir. Bazı CHP milletvekillerinin PKK'nın terör saldırılarını görmezden gelen ve dahası bunlara karşı mücadele eden güvenlik güçlerini suçlayan açıklamaları, arşivleri dolduruyor çünkü.
Kılıçdaroğlu'nun karın ağrısı Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişini bir türlü engelleyememekten kaynaklanıyor belli ki. Bu konuda bundan sonra yapılabilecek olanlar sınırlı olduğuna göre, oturup konu üzerinde sakin bir şekilde düşünse daha iyi olacak aslında.
Böylelikle geçilecek yeni yönetim tarzı ile ilgili hakiki kaygılarını dile getirir ve kim bilir belki bunlar dikkate bile alınabilir...
İşin özü: Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne engel olamadığı için, kendisini bulunduğu yere taşıyanların kesebileceği faturadan korkuyor galiba...