Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 26 Ağustos 2016

Oyun sırası bizde...

Birileri Suriye'nin kuzeyinde Akdeniz'e kadar ulaşacak bir koridor konusunda çok istekli. Söz konusu kuzey Suriye koridoru oluşturulabilirse, ileride buna Irak'ın kuzeyinin de dahil edilmesinin, hedefin bir sonraki aşaması olduğunu biliyoruz.
Meselenin bu kadarla kalmadığını ve aynı taşla birçok başka kuş vurulmasının hesaplandığını da...
Bu koridor -ki siz bunu, Kuzey Suriye'de kurulmaya çalışılan bir devlet ya da devletçik olarak düşünebilirsiniz-, bölgenin ne nüfus yapısı ve ne de coğrafi şartları ile izah edilebilecek bir şey değil. Mevcut yapının arzularına tam olarak hitap etmediğini düşünen güçlerin stratejik hesapları ile alakalı bir hedef ve bölgeyi bölüp parçalayan 100 yıl önceki girişimlerin de devamı.
Suriye koridorunun, alternatif enerji nakil hattı olmaktan başlayıp, bölgenin bundan sonra daha rahat karıştırılabilmesine ve bu arada İsrail'in yalnızlığına son vermesine kadar bir sürü anlamı var. Koridor teşvikçileri bu hat üzerinden Akdeniz'e inecek petrol ve doğal gazdan daha çok kazanabilecekleri hesabını yapmıyorlar sadece. Burada oluşacak devletçiğin Türkiye, Suriye, Irak ve İran'ı yani tüm bölgeyi sürekli rahatsız edeceği ve bu arada İsrail'in de belirli ölçüde rahatlayacağı hesaplar arasındadır herhalde.
Koridor peşinde koşan bölge sakinlerinin de kendilerine göre hesapları var tabii. Ancak, bu konuda kendilerine yapılan vaatlerin ağızlara çalınan bir parmak bal olduğunu anlamamak için ya çok saf ya da çocuk olmak gerekiyor.
Projelendirilen koridordaki nüfus yapısı Araplar, Türkmenler, Kürtler ve başka unsurlardan oluşurken, bu gerçeği göz ardı eden ve sadece Kürtlerin belirli bir zihniyette olanlarının hükümran olacağı bir yapı, kendi içinde de problemler demek en azından.

Yalancı romantikler...

Türkiye içinden bazılarının bu koridora bakışları da oldukça dikkat çekici bir durum arz ediyor. Görünüşte romantik takılan ve 'ne var yani, PKK/PYD orada bir devlet kursun ve Türkiye buna önce yardımcı olup, sonra da iyi geçinsin' şeklinde fikir beyan edenler var. Sırtlarında yumurta küfesi yok nasıl olsa Suriye'nin kuzeyinde oluşup Irak'ın kuzeyine de göz dikeceği kesin olan bir koridor devletçiğin, Türkiye'nin başını ağrıtmakla yetinmeyeceğini bilmezden geliyor bunlar. Orada oluşabilecek bir koridorun Türkiye'nin bölge ile bağlarını tümüyle kopartacağı gerçeğinden de habersiz gibiler. Daha doğrusu öyle imiş gibi yapıyorlar.
15 Temmuz'da yaşadıklarımız, büyük resme ve ama çok daha dikkatli bir şekilde bakmayı zaruret haline getirdi.
7 Şubat 2012, Gezi Olayları, 17-25 Aralık Darbe Girişimi, MİT TIR'ları ve diğer ihanetler boşuna değildi.
7 Haziran seçimleri sonrası PKK terörünün tırmandırılması, Kobani Olayları, çukurlu barikatlı öz yönetim saçmalıkları ve gerek PKK, gerekse DAEŞ tarafından patlatılan bombalar da...
Bu olayların her biri ve 15 Temmuz, kendi kararlarını kendisi alma konusunda kararlı olan Yeni Türkiye'ye baş eğdirmek içindi.
Bilinen aktörlerin hemen tamamının belirli bir ÜST AKIL emrinde görev yaptıkları girişimlerdi bunlar...
Üst Akıl emriyle yapıldığı açık olan bütün bu girişimleri akamete uğratan Türkiye, Fırat Kalkanı ile kendi adımlarını atmaya başladı.
Oyun sırası artık bizde yani...
Hayırlısı inşallah...