Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 28 Mayıs 2015

27 Mayıs zihniyeti yaşıyor

'İşbaşında bulunan iktidarın ülkeyi gitgide bir baskı rejimine kardeş kavgasına götürdüğü' şeklindeki bir söz, yabancı gelmiyor olabilir. Bu, 27 Mayıs 1960 askeri darbesini yapanların temel argümanı idi.
Tabii ki, baskı rejimi ve hele kardeş kavgası filan yoktu. Ama darbe için bu türden bahaneler gerektiğini düşünen medya, aslı olmayan bir takım haberlerle ortamı uygun hale getiriyordu.
Günümüzde de benzer şeyleri dile getirmeye çalışanlar var. 'Gittikçe totaliter bir rejime doğru gidildiğini' ve 'toplumun kamplaştığını' ileri sürüyor birileri. Ortada totaliterlik tehlikesi olsa kimsenin böyle bir şeyi söyleyemeyeceği gerçeği ve toplumda herhangi bir kamplaşma emaresi olmaması, işlerini zorlaştırıyor gerçi. Ancak onlar tekrarlayıp duruyorlar bunları. Hani bir ümit, birileri çıkar bir şeyler yapar da Hükümeti işbaşından gönderir diye galiba... Tarih, malum 'ibret almak' içindir. Hiç değilse kötü olayların tekrarlanmasının önlenebilmesi için... Dün 55. yılını idrak ettiğimiz 27 Mayıs, özellikle de ibret alınması gereken bir olay.
Olup bittiği zamanlarda ve her nasılsa baskılar sebebiyle 'bayram' olarak kutlandığı günlerde ortalığı velveleye veren birileri sebebiyle üzerinde çok fazla düşünülemiyordu. Oysa bugün, üzerinden 55 sene geçtikten sonra, 27 Mayıs'a çok daha net olarak bakabilmek mümkün. Dahası, 27 Mayıs'a nasıl getirildiğimizi anlayıp, aynı zihniyette bulunanların günümüzde neler yapmaya çalıştıklarını anlayabilmek, daha kolay.
Ders de işte tam da bunun için. 27 Mayıs'ı gerçekleştiren zihniyettekilere benzer kafa yapısında olanlar halen var içimizde. İşte onların bize tekrar 27 Mayıs benzeri bir şey yaşatmaya kalkışmamaları açısından uyanık olmak için...
Ne olmuştu 27 Mayıs'ta? 'Yeter söz milletindir' diyerek işbaşına gelmiş olan bir kadro, sözü ve tabii ki kararları gerçekten milletin kılmaları sebebiyle askeri bir darbeye maruz kalmışlardı.
Türkiye'de bundan sonra maruz kaldığımız başka darbeler sebebiyle, 27 Mayıs'ın da, 12 Eylül ve 12 Mart gibi olduğunu zannederiz.
Oysa 27 Mayıs, ordu içerisindeki düşük rütbeli 37 subay (albay, yarbay, binbaşı ve yüzbaşılar) tarafından yapılan bir darbedir. Yani emir komuta zinciri içerisinde yapılmış bir darbe değildi. Bu sebepledir ki darbenin mağduru sadece hükümet ve Demokrat Parti olmamıştır. Ordu da mağdurdu; çünkü o dönem silahlı kuvvetlerde bulunan 235 general ve 3.500 üst subay (albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilmişlerdi. Üniversiteler mağdurdu; 147 üniversite öğretim görevlisi görevinden alınmış, bazı üniversiteler de kapatılarak el konulmuştu. 520 hakim ve savcının görevlerinden alınması sebebiyle, furyadan yargı da nasibini almıştı. 27 Mayıs 1960 darbesinin gerçek sebepleri ve darbeye giden yolun taşlarının nasıl döşendiği, yerimizin almayacağı kadar uzun bir konu. Ama kısacası şu: 27 Mayıs darbesi, Demokrat Parti, memleketi vesayet odaklarının telkinlerine göre değil milletin istediği gibi yönettiği için yapıldı. Biraz düşünün; şimdilerde, 'diktatörlüğe doğru gidildiği' ve 'toplumun kamplaştığını' iddia edenlerin dertlerinin de aynı olduğunu anlarsınız...