Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 28 Nisan 2015

90'lı yılları mı özlediniz?

Seçim öncesinde değil de, açık artırmada gibiyiz sanki... Üç, beş, on, yüz, bin... Artırdıkça artırıyor birileri... Olup bitenleri dalgaya alıp keyifle izleyenler de soruyor: Yok mu artıran?..70'li, 80'li, 90'lı ve hatta 2000'li yıllarda 'siz bu ülkeyi geriye mi götürmek istiyorsunuz?' gibisinden suçlayıcı sorulara sıklıkla muhatap olanlar; şimdilerde o zamanlar sorgulama yapanlara soruyorlar benzer bir soruyu: "Siz bu ülkeyi 90'lı yıllara geri götürmek mi istiyorsunuz?.." 90'lı yıllar...
Yani 'ne veriyorlarsa benden beş fazlası' diyenin, bırakın vermeyi olanı geri aldığı; iki anahtar vaat ederek işbaşına gelenin, ev ve araba sattırdığı; enflasyon canavarını sürekli besleyenlerin faizlere tavan yaptırdıkları ve beceriksizlikleri dolayısıyla ücretli kesimin nerdeyse tamamını yoksulluk seviyesine indirdikleri yıllar...Varlıklı olanların, devletin parasını ucuza kapatıp çok daha yüksek faizlerle devlete satarak bitlerinin iyice kanlandığı yıllardı 90'lar...
96 Haziranı'nda işbaşına gelip, uyguladığı ekonomik politikalarla gidişatı tersine çevirmek için rantiyenin hortumlarını kesen REFAHYOL iktidarı hedef alınarak ülkeye cuntanın hakim kılındığı karanlık günler... Koskoca bir ülkeyi, atılan bir anayasa kitapçığına dayanamayacak kadar zayıflatan gelişmelerin, yani büyük soygunların yaşandığı yıllardı, 90'lı yıllar...
Yok mu arttıran furyasına kapılan siyasi partiler işin farkında mı bilinmez, ama vaktiyle devletin parasını devlete daha yüksek fiyatla satarak güya ticaret ve sanayi yapanlar, o eski güzel günlerin(!) geri gelebilme ihtimali milyonda bir bile olmasa da, ellerini ovuşturmaya başlamış durumdalar.
Seçim yaklaştıkça, vaatler konusunda birbirleriyle yarışıyor muhalefet partileri. 'İktidara gelebilme, hatta koalisyon ortağı olabilme' risklerinin bile olmadığını bildikleri için, mangalda kül namına bir şey bırakmadan, vaat ettikçe vaat ediyorlar.
50 küsur milyonu seçmen olan 78 milyonluk bir ülkede, 13 yıldır iktidarda bulunan bir partinin yaptıklarını layıkıyla değerlendirebilmek, doğrularını takdir ile eksiklikleri üzerine kafa yormak ve bu arada yaptıklarını ve yapacaklarını aşabilecek birtakım projelerle seçmenlerin teveccühünü kazanıp, iktidara gelebilmek zordur, tamam.
Ama adına demokrasi denilen bu sistemde kazanmanın sandığa gitmekten ve orada başarılı olmaktan başka bir yolu yok. Halkın serbest bir şekilde iradesini yansıttığı seçimler haricinde iktidar gelebilme arayışlarının, ülkenin başına açtığı gailelerin ne olduğunu da, artık hepimiz biliyoruz.
İnsanların oylarını alabilmenin yolu; 'tıpış tıpış geleceklerini' zannederek, onları bulunduğunuz yere çağırmaktan geçmiyor. İnsanları tanıyıp; dünyaya ve ülkeye bakışlarını, hayattan beklentilerini öğrenmenin yanında, ihtiyaçlarını bilecek ve buna göre politikalar oluşturacaksınız...
Yetmez, bunların üstesinden gelebileceğinize önce kendinizi ikna edecek ve daha sonra da onlara anlatarak inanmalarını sağlayacaksınız.
Bunları yapabilmek zor oluğu için, başka hayaller kuruyorlar birileri.
Hayallerinin ufku ise 90'lı yıllara dönmekle sınırlı...
O yıllara dönüp, uluslararası politikayı ABD ve AB'ne; ekonomiyi IMF'ye, iç işlerinin önemli olanlarını da medya, iş alemi ve askere havale edecek, kendileri de önemli işlerle iştigal edecekler zahir...
Şimdi bu kafada olanlara soruyoruz: Siz bu ülkeyi 90'lı yıllara mı götürmek istiyorsunuz?..