İşin 'sırrı' Susurluk'ta

Türkiye 'kozmik' sorulara cevap ararken gözler arşivlere baktı. Susurluk Davası da 'devlet sırrına' takıldı. Dönemin siyasileri 'sırrın' ardına saklanarak açıklama yapmayınca pek çok nokta karanlıkta kaldı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 06 Ocak 2010 Güncelleme 06 Ocak 2010, 09:39
İşin ’sırrı’ Susurluk’ta

İÇİNDEKİLER

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı'nda yapılan aramaya "Devlet sırrının arkasına saklanmamalı" diyerek izin vermesi, geçmişi gündeme getirdi. Susurluk kazası sonrası yaşanan tartışmalar, kurulan komisyonlar ve açılan davalar, "devlet sırrı" engeline takılmasıyla dikkat çekti. Dönemin siyasi ve bürokratik sorumluları "Devlet sırrıdır konuşamam" dediği için pek çok karanlık nokta aydınlatılamadı. İşte o isimler!

SİGARA TİRYAKİLERİ BU HABERE SİNİR OLACAK

TÜRKİYE'YE JAPON TURİST AKACAK

AYDIN DOĞAN'A KÖTÜ HABER


İŞTE KURUŞU KURUŞUNA EMEKLİLERİN YENİ MAAŞLARI

TANSU ÇİLLER:
Susurluk kazası sırasında Başbakan Yardımcısı olan Tansu Çiller, dava sürecinde, "Devlet uğruna kurşun atan da yiyen de şereflidir" diyerek Susurluk'ta ismi geçenleri savundu. 28 Şubat sürecinde yaşananlar konusu da Tansu Çiller açısından "devlet sırrı" niteliği taşıdı. Aydın Ayaydın'ın köşe yazısında Tansu Çiller, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak, "Devlet sırları devlet adamları ile mezara gitmeli" yorumunu yaptı.

İBRAHİM ŞAHİN:
Eski Özel Harekat Daire Başkanıydı. Susurluk kazası sonrası kurulan Meclis araştırma komisyonu'na verdiği ifadede "devlet sırrı"na sığınan isimlerden biriydi. Ergenekon davası çerçevesinde tutuklanan Şahin'de çok sayıda "devlet sırrı" niteliği taşıyan belge bulundu.

KORKUT EKEN:

Susurluk kazası olduğu dönemde milletvekili olan eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, susurluk davasında ceza alan isimlerden olan Korkut Eken'i, "Korkut Eken ne yaptıysa bilgimiz dahilinde yaptı. O hiçbir zaman verilen emirlerin dışına çıkmadı" sözleriyle savundu. Ancak Eken de Susurluk Komisyonu'na ifade için gittiğinde, "devlet sırrı" diyerek konuşmadı.

TEOMAN KOMAN:

Susurluk döneminin Eski MİT Müsteşarı ve Jandarma Genel Komutanıydı. Koman'ın da Susurlukla ilgili olarak ifadesi alınmak istendi. Ancak Koman, Meclis Komisyonu'nun ilk çağrısına "TSK bünyesinde JİTEM diye bir kuruluş yoktur" cevabını vererek katılmadı. Bunun üzerine komisyon, Koman'ı ikinci kez davet etti. Koman bu çağrıyı da reddederek, 'gizli' ibareli zarf gönderdi.

SÖNMEZ KÖKSAL:

Dönemin MİT Müsteşarı olan Köksal, Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadenin başında "konuşmayacağının" işaretini verdi. "Benim, bazı suallere beklediğiniz cevapları vermeme gibi bir durumum olduğu takdirde, bu benim sizlerle işbirliği yapmak istemememden değil; kanuni zorunluluktan doğan bir husustur" diyerek de hiçbir kritik soruya açıklayıcı yanıt vermedi.

MEHMET AĞAR:
Adı, Susurluk kazasından sonra açılan davalarda sanık olarak geçti. Dönemin İçişleri Bakanı olan Ağar, Susurluk Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede, "devlet sırrı" olduğu için açıklama yapamayacağını söyledi. Ağar, 2008'de tekrar başlayan hakkındaki yargılama sırasında ilk duruşmaya gitmedi. Daha sonra da mahkemenin "görevsizlik" kararıyla adliyeye gitmeyen isimlerden oldu.

FAİK MERAL:

Alaattin Çakıcı'nın yurtdışına kaçarken kullandığı yeşil pasaportun sahibi olan eski MİT görevlisi Faik Meral, "Devlet sırrı, konuşmamaya yemin ettim" diyerek soruları yanıtsız bıraktı.

SEDAT BUCAK:

Çete ilişkileri ile ilgili olarak yargılanan son sanık, eski DYP Milletvekili Sedat Bucak oldu. Bucak, Çatlı'ya ait belgelerle ilgili olarak, "Bunlar gizli belgelerdir. Açtığımda, devletin sırlarını içeren şeyler olduğunu gördüm. Bunların okunması devlete zarar verebilir. O belgeleri gizliyordum" dedi.