ÇÖZÜM SÜRECİ MİLLİ PROJE
Çözüm süreci bizim milli projemizdir. Suriye'de Irak'ta olaylar olmasaydı da çözüm sürecine ihtiyaç vardı. Türkiye'nin Suriye ve ırak olmamasının en büyük çıtalarındandır çözüm süreci. Türkiye'de Arap baharının getirdiği bu girdaba, biz çatışmacı bir iç siyasetle girmiş olsaydık, bugün Suriye ve Irak'taki çatışmanın bize yansıması ne kadar derin olurdu değil mi? Ya da çözüm sürecini provoke etmeye çalışan bazı çevreler gibi çatışmacı bir duruma gidersek, bundan en büyük zararı kim görür. Bölgedeki halklar, Kürtler görür. Bakın bir halkın başı sıkıştığında yardım istediği tek yer Türkiye. Eğer Türkiye'nin yardımı olmasa sayın Barzani başını dik tutabilir miydi? Haseki'deki Kürtler başımıza bir şey gelirse nereye gideriz diye düşünüyorlar, Türkiye. O yüzden çözüm sürecinden feragat edilmesini veya zaafa uğratılmasını biz zaten istemeyiz.
ZULME KARŞI HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALIRIZ
Kobani'ye diyelim girdik, bayır bucak Türkmenleri de yayla dağının karşısından haykırsalar bizi niye kurtarmıyorsunuz diye, diyelim oraya da girdik. Arap kökenli kardeşlerimiz bizi niye kurtarmıyorsanız dediğinde oraya da girelim... Güneydoğudaki provoke edilmek istenen kardeşlerime sesleniyorum; Kobani'deki kardeşlerimizin gördüğü zulme karşı her türlü tedbiri alırız. IŞİD hiçbir zaman Türkiye'den destek almadı, ama muhalefet partilerinin hepsi 'Türkiye'yi maceraya götürüyorsunuz, Suriye'nin içine sürüklüyorsunuz' diyenler şimdi 'neden girmiyorsunuz' deme hakkına sahip değiller. CHP'nin dediği, 'rejim öldürüyorsa bırakın öldürsün.' CHP'nin adı artık IŞİD ile Esad ile anılacaktır. Suriye Türkmenleriyle, Araplarıyla, Kürtleriyle anılmayacaktır. Rejim zulmederse sessiz kalın, CHP'nin takındığı tavır bugün budur. 2.5 milyon kişi öldürse de sessiz kalın. Şimdi rejim ile bu dayanışmanın arkasında ne var. IŞİD'E karşı tedbir alın ama rejime sesiniz çıkmasın. Niye çünkü HDP ile rejim dayanışma içinde. Bizim için önce insan var, ne Türk ne de Kürt.