Önce dilini öğrendi ardından Tahran'da operasyonlara başladı! İngiliz casus Gertrude Bell'in sıra dışı hikayesi

İngiliz casus Gertrude Bell'in Doğu'ya ilgisi hız kesmedi. Diplomat eniştesinin peşinden Tahran'a gitti. Arapça ve Farsça öğrendi. Bu sayede Orta Doğu coğrafyasıyla daha içli dışlı hale geldi... Ve tüm yolculuklarında yolu hep İstanbul'dan geçti...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 03 Nisan 2021 Güncelleme 03 Nisan 2021, 07:09
Önce dilini öğrendi ardından Tahran’da operasyonlara başladı! İngiliz casus Gertrude Bell’in sıra dışı hikayesi

İÇİNDEKİLER

Tarihler 1889'u gösteriyordu. Romanya'nın başkenti Bükreş'te 3 yıl kalan Gertrude Bell, Türkiye turu yaptıktan sonra Londra'ya dönüş yaptı. Ailesinin yaşadığı Redcar'a yerleşme kararı aldı. Burada kardeşlerinin eğitimleriyle ilgilenirken bir yandan da üvey annesine destek sağladı.

Bu sırada Bükreş'te yanında kaldığı eniştesi Frank Lascelles İran'ın başkenti Tahran'a büyükelçi olarak atandı. Bu tayin Bell'in Doğu ile buluşmasını sağladı. Gertrude teyzesi ile birlikte Tahran'a gitmek için yola çıktı.

Önce trenle İstanbul'a çıkarma yaptı. Ardından gemiye binip İnebolu ve Samsun üzerinden Batum'a ulaştı. Oradan da trenle Tiflis ve 1 gün sonra da Hazar denizine inip Tahran'a giriş yaptı. Uzun bir yolculuğun ardından Tahran'a ulaşmayı başardılar.

Tahran'daki İngiliz Büyükelçiliği çok geniş bir arazinin içinde bulunuyordu. Bu ziyaret Bell'in hayatında romantik bir deneyim yaşadığı ve yazınsal yeteneğinin ortaya çıktığı bir dönüm noktası oldu. Gertrude, Tahran'dayken hayatında önemli yer edecek diplomatlarla tanıştı.

Özellikle Alman maslahatgüzarı Dr. Friderich Rosen ve eşi Nina ile iyi bir dostluk kurdu. Ancak Henry Codagan adlı elçilik çalışanı, Gertrude'in en yakın dostuydu.

Henry Codagan, Kont Frederick Cadogan'ın oğluydu. Ancak ailesi iflas edince büyükelçilikte memur olarak işe başlamıştı. Gertrude, zeki ve yakışıklı bu gence gönlünü kaptırmıştı. Gertrude Cadogan'ın Farsça bilgisinden de yararlanıyordu. Ancak ilişkisini duyan ailesi onaylamadı. Gertrude, Tahran'dan ayrıldıktan bir süre sonra Cadogan esrarengiz bir şekilde hayatını kaybetti.

KİTAP YAZDI
Gertrude, İran'dan Londra'ya döndükten sonra ilginç bir teklifle karşılaştı. Yayıncı George Bentley, Gertrude'den İran gezisini kitaplaştırmasını istedi. Gertrude İran'da tanık olduğu tüm anları Sefername: İran Resimleri adı altında topladı.

1897'de İranlı ünlü şair Hafız'ın şiirlerinin çevirisinden oluşan Hafız Divanı adlı bir kitap yazdı.

ARAPÇA ÖĞRENDİ
İngiliz
Gertrude Bell'in Doğu'ya ilgisi küçükken başlamıştı. En değerli kitabı Binbir Gece Masalları'ydı. İran seyahati ise Arapça ve Farsça'ya olan ilgisini artırdı. Londra'ya döndüğünde Arapça öğrenmeye başladı. Arapça ile birlikte Kur'an-ı Kerim'e olan ilgisi de arttı. Hatta şu ifadeyi kullanmıştı: "Kur'an öyle muhteşem bir kitap ki..." Bu arada Gertrude iyi derecede İtalyanca biliyordu.


İNGİLİZ KADIN CASUSUN SIRA DIŞI HİKAYESİ- RABUN GÜRBÜZ