Abdülaziz'in katili neden korkuyordu?

Abdülaziz'i öldürdüğünü itiraf eden bahçıvan Pehlivan Mustafa, mahkemede çelişkili ifadeler verdi. Bu da 'cinayeti başkası işleyip suçu Mustafa mı üstlendi' sorusunu gündemi getirdi

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 28 Kasım 2012 Güncelleme 28 Kasım 2012, 01:17
Abdülaziz’in katili neden korkuyordu?

İÇİNDEKİLER

Sultan Aziz'in üç bahçıvan tarafından öldürüldüğü iddiası, Yıldız Mahkemeleri'ndeki bazı çelişkili ifadeler yüzünden tartışma konusu oldu. Bu çelişkileri, şu sorularla tartışabiliriz

1- Sultan Aziz'i öldürmeye gidiyorlar ama üç hizmetlinin üzerinde herhangi bir kesici alet, değil bir çakı bir bıçak dahi yok. Cinayet aleti çakının kendilerine Fahri Bey tarafından verileceğine dair önceden bir anlaşma da yok. Cinayeti planlayanlar Sultan Aziz'in sabahleyin sakalını düzeltmek için bir makas isteyeceğini nereden biliyorlar ki olaya intihar süsü vermeyi (üstelik de cinayet silahını gizlemek için intihar aletini makas olarak göstererek) düşünebiliyorlar.

2- Karakolda bir gece kaldıklarına göre Pehlivan Mustafa'nın ifadesinde söylediği gibi cuma değil cumartesi günü gitmiş olmaları gerek. O devirde üstelik cuma gününün başka bir günle karışma ihtimali zayıf. Ama aradan geçen beş yılda unutulmuş da olabilir.

3- Altı kişi cinayet için odaya giriyorlar. Ama önceden görüşüp, içeride "kim ne yapacak" diye bir plan yapmıyorlar, neden?

4- Sultan Aziz gibi güçlü kuvvetli birisinin kollarını, bütün tariflerde zayıf, ince olarak anlatılan Enderun'dan yetişme bir kalem efendisi Fahri Bey tutuyor. Zayıf birisi Sultan'ın kollarını tutabilir mi? Neden o tutuyor da beden işçisi ve pehlivan olanlardan birisi hatta kapının yanından duran iki subaydan birisi tutmuyor?

5- "Cinayeti biz işledik" diyen Pehlivan Mustafa, cinayet ekibi içinden olayın duyulmasından sonra tekrar bu kez askerle birlikte odaya giren tek kişi. Askerle birlikte odaya koşması kendisinden şüphelenilmemesi içindir desek de asker bu yabancı kişiyi neden odaya sokuyor. O panik içinde varlığının farkında olunmamıştır denebilir ama asker içeriye kalfaları bile sokmuyor.

6- "Cinayet ekibi kan kaybından ölmesi için bir müddet bekledi" diyen Pehlivan Mustafa, neden fazla kan akıyor diye yaranın üzerine metal bir para koyarak kan kaybını azaltmaya çalışıyor?

7- Cezayirli Mustafa'nın diğerlerinden farklı olarak kaçarken oda penceresinden atlamasının tek nedeni olabilir, o da kapıyı içeriden sürgüleyip öyle çıkma ihtiyacı yani yardıma koşanlar tarafından kapı kırıldığında sürgülü olduğunun gösterilmesi. Bu da içeriye kimsenin girmediğinin ispatı olacaktır. Mantıklı ama Sultan içeride Kur'an okumadan önce kapıyı içeriden sürgülediyse, sürgüye rağmen içeri katiller içeri nasıl girdi? Sultan Aziz odasına çekildiğinde kapısını sürgüledi mi, sürgülemedi mi? Olayın çok can alıcı noktalarından birisi bu olduğu halde iki karşı tezi savunanlar, sanıklar ve suçlayanlar sürgü üzerinde durmamış. Neden?

8- Cezayirli Mustafa pencereden atladığında karakoldaki onca askerden birisi nasıl görmemiş. Hatta o anda pencere altında ya da yakınında birisi olabilir. Çünkü daha önce buna benzer bir olay yaşanıp, pencere altında sigara içen bazı asker şahıslar çok saygısız bir biçimde Sultan'a "pencereden bakman yasak" demiş. Sultan'ın bahçede dolaşması bile yasak. Bu yasak ve diğer yasaklar nasıl sağlanıyordu? Hem kara hem de deniz tarafında nöbetçiler, devriye dolaşan askerler yok muydu?

AĞZINI KİM KAPADI
9-
Güpegündüz bir karakol askerin ve saraydaki onca kişiye rağmen kimseye görünmeden içeriye girmeyi düşünmek delice bir düşüncedir ancak. Üstelik karakoldaki subayların bazıları, Yıldız Mahkemesi'nde verilen cezalara destek olacak ifadeler vermiştir. Dolayısıyla tüm askerin Sultan Aziz'in tarafında olmadığı açıktır. Üstelik de Sultan Aziz kara ve deniz kuvvetlerine çok önem veren bir hükümdardı. Yani askerin büyük çoğunluğu tarafından seviliyordu. Bir de sarayda bulunan ve gerçekten Sultan'a bağlı olan cariyelerin varlığını düşündüğümüzde içeriye gizlice girmek ve üst kata çıkmak... Böyle bir plan yapmak gerçekten akıl dışıdır.

10- Hiç bir ifadede "Bileklerini kesme anında ağzını şu kişi kapadı" diye bir anlatım yok. Değil sadece yardım istemek için, o büyük acı esnasında Sultan niye bağırmaz ve bu sesi neden kimse duymaz. Sultan'ı bayıltmadan, sessizce böyle bir kesme işlemi yapılabilir mi? Bu çelişki ve sorular, "Sultan şu şekilde öldürüldü" diyenler içindi. Bir de tabii ki "şu şekilde intihar etti" diyenlerin çelişkileri ve sorulması gereken soruları var. Çünkü Sultan'ın ölmesi isteniyordu. Ama intihar ama başka yolla. Niyet ve istek kesinlikle Sultan'ın ölmesiydi.

Sultan Aziz, tahttan indirildikten sonra götürüldüğü Topkapı Sarayı'ndan V. Murat'a gönderdiği tezkereyi şöyle bitirir: "... ve Saltanat-ı Âl-i Osman'ı Abdülmecid Han Hazretleri'nin hanedanına terk eylerim." Bizim bilmediğimiz bir Abdülmecid ve Abdülaziz soyları kavgası mı vardı acaba? Gerçek şu ki Sultan Aziz'in son cümlesi gerçek olmuş ve padişahların son dördü yani V. Murat, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşat ve VI. Mehmet (Vahideddin) Sultan Abdülmecid'in çocuklarıdır.

SULTAN'LA TARTIŞMALI POZ
Askerler, Abüzaliz'e o kadar kötü ve saygısızca davranıyorlardı ki bunu fotoğraflara bile yansıtmışlardı. Diğer yapılanlar yanında bir hiç sayılsa bile, askerlerin laubali halde Sultan'ın omzuna dayanarak çektirdikleri fotoğraf, gerçekten çok üzücü bir görüntü sergiliyordu. Nerede, ne zaman çekildiği belli olmayan bu fotoğraf, Sultan Aziz'in son fotoğrafı oldu.

ÖLÜMÜNÜN İSTENMESİNİN İKİ NEDENİ VARDI:
1-
Kendisini tahtan indirenlerin içinde en kuvvetli isim olan Hüseyin Avni Paşa'nın Sultan'a duyduğu kin ve nefret. Bu subjektif yani öznel şarttan doğan istektir.

2- Tarih kişilerin nefreti ve sevgisi üzerinden yürümez kuşkusuz. O yüzden bu ölümün istenmesinin objektif yani nesnel şartı daha da önemliydi: V. Murat'ın akli dengesinin bozuk olduğunun anlaşılması.

ÖLDÜRÜLECEĞİNİ TAHMİN ETTİ
Sultan Aziz'in son beş günde sık sık dile getirdiği "beni öldürecekler" diye feryat etmesi, ölümünden kısa bir süre önce de annesine "bir ülkede iki sultan" olmaz demesine, öldürüldü diyenler çok sık vurgu yaparlar. Gerçekten Osmanlıda iki sultan aynı anda hayatta olamaz mıydı? Tahttan indirildikten sonra öldürülenlerin yanı sıra ilk aklıma gelenler olarak IV. Mehmet, II. Mustafa, III. Ahmet gibi sultanlar eceliyle ölmüştür. Ancak Sultan Aziz'in söylediğinde V. Murat'ın ruh sağlığı nedeniyle doğruluk payı vardı. V. Murat'ın indirilme durumunda ki çok kısa sürede indirilmişti. İlk akla gelen tekrar Sultan Aziz olacaktı.

DELİ BEN Mİ, V. MURAT MI?
Nitekim Sultan Aziz, kendisine saygısızlık yapan askerlere pencereden seslenerek "Sizi kendi elimle silahlandırdım utanmaz herifler. Bana deli dediniz, deli ben miyim yoksa şimdiki padişahınız mıdır!" demişti. Sultan Aziz'in tahttan indirilme gerekçelerinden birisi de "deli" olduğudur. Oysa kendisini tahttan indirenler dâhil olmak üzere kendisinin deli olmadığını herkes biliyordu ve sonra yazdıkları anılarında bunu açıkça da söylemişlerdir. Sultan Aziz'in akıl sağlığının yerinde olduğuna dair objektif bir delil de yerine geçen V. Murat'a yazdığı, durumunu ve isteklerini anlatan tezkeredir (pusula). Bu pusula edebi, mantıki ve çok manidardır. İntihar etti diyenler de zaten Sultan'a yapılan muamele dolayısıyla açık veya örtülü olarak bu durumu, en azından intihara sürüklendiğini genellikle kabul ederler. Üstelik de intihar ederse, tahttan indirilme nedeni olan "deli" iddiası bir anlamda kanıtlanacaktı. Kuşkusuz ölümünü istemek hatta intihara sürüklemeye çalışmak ile öldürmek farklı şeylerdir. "Katledildi" diyenler ise iddialarına destek olarak Sultan'ın kendisini savunamasın diye silahsızlandırıldığını söylerler. Sultan'ın üzerindeki "pala" da ölümünden bir gün önce alınmıştı. Bu pala neydi, nasıl alındı, şüpheli durum nasıl doğdu kısaca anlatacağız ama palanın alınması kendisine yapılanın muamelenin belki de niyetin bir parçaydı. O yüzden Sultan'a ve yakınlarına yapılan muameleyi bilmemiz gerekiyor.

DÜZELTME
Dünkü gazetede Damat Galip Paşa'nın fotoğrafının altına, teknik bir hata sonucu Damat Nuri Paşa yazılmıştır. Düzeltir okurlarımızdan özür dileriz.

YARIN:
SARAYDA AÇ KALMAK!


TAYFUN ER