GÜNEŞTEN KORUYOR
Antosiyaninlerin tek özelliği antioksidan olmaları değil, aynı zamanda anti-enflamatuar özelliği de var ki 'enflamasyon' yani kronik yangı, Alzheimer'dan erken yaşlanmaya kadar birçok kronik dejeneratif süreçten sorumlu tutuluyor. Bir doğal maddeye antiaging özelliği var diyebilmemiz için de o maddenin hem antioksidan hem de anti-enflamatuar gücünün olması gerekiyor ki böğürtlende iki özellik de mevcut, güçlü bir anti-aging ajanı yani. Tanrı'nın bu mucizeyi bize yaz aylarında sunması da tesadüf değil, doğadaki hiçbir şeyin tesadüf olmadığı gibi. Böğürtlende, güneş ışınlarının kanser yapıcı etkisi ile savaşan maddeler var. 2006 yılında Journal of Biologic Chemistry dergisinde yayınlanan bir makalede, böğürtlenin içeriğindeki maddelerden siyanidin-3-glukozid'in kansere karşı etkisinden bahsedildi. ABD'de yapılmış bu çalışmada böğürtlenden elde edilen siyanidin-3-glukozid (C3G) adlı maddenin, tümör hücreleri üzerindeki etkileri araştılmış ve hücre kültüründe C3G'nin, ultraviole B ışını ile oluşturulmuş, serbest oksijen radikallerini etkisiz hale getirdiği gözlemlenmiş. Bu serbest radikaller, uzun süre güneş ışınına maruz kalma ile tetiklenen deri tümörlerinin oluşumundan da sorumlu tutulmaktalar. Bu deneyde aynı zamanda böğürtlen siyanidinlerinin, farelerde oluşturulan tümörlerin sayısını azalttığı saptanmış.
BÖĞÜRTLEN REÇELİ DE FAYDALI
Ne yazık ki hem zor bulunuyor hem de çok çabuk vakti geçiyor böğürtlenin. En iyisi elimize geçen her fırsatta reçelini yapıp saklamak. İngiltere'den Farmasötik Bilimler Profesörü Russel Mumper, son yıllarda bütün enerjisini Kentaki'de yetişen böğürtlenlerden yapılan reçellerin bilimsel özelliklerini ortaya çıkarmaya adamış görünüyor. Kahvaltılara böğürtlen reçeli eklemenin ağız kanserlerine karşı koruyucu etkisi olduğunu düşünüyor, ne dersiniz, uygulamada bir zarar yok. Doğayla kalın, doğaya güvenin, sağlıkla ve güzellikle kalın.
