Apo'ya suikast için MOSSAD'la işbirliği

2000'li yıllara yaklaşırken Türkiye'nin başındaki en büyük bela olarak gösterilen Apo'nun yakalanması işini Tansu Çiller üstlenmişti. Başbakan iflah olmaz muhalifi Mesut Yılmaz'a en büyük çalımı atacaktı.

Giriş Tarihi 17 Ağustos 2010, 00:00 Güncelleme 13 Ekim 2010, 10:24
Apo’ya suikast için MOSSAD’la işbirliği

İÇİNDEKİLER

1994 yılının 3 Kasım günü İsrail'e tarihi bir ziyaret gerçekleşiyordu. Tansu Çiller İsrail'i ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanıydı. İlk durak kendisine sunuldu; MOSSAD.

Yanında Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'la birlikte yapılan bu ziyaretin amacı terörle mücadele ve istihbarat alanında işbirliği imkanlarını araştırmaktı.
Heyetteki diplomatlar bu durumu hiç de hoş karşılamadılar. Çünkü bir başbakanın bir başka devletin istihbarat birimiyle görüşmesi rastlanılır şey değildi. Oysa bu zamana kadar izlenilen yöntemin yetkililerin görüşüp sonuçları ve gelişmeleri başbakana ulaştırmak şeklinde olmalıydı. Çiller toplantıda çok daha şaşırtıcı bir şey yaptı ve yanında bulunan MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ve yardımcısı Mehmet Eymür'e dönüp şöyle dedi; "Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?" Başbakan istihbarat yetkililerinin dışarı çıkmasını istiyordu. İki istihbaratçı odayı terk ettiler. Başbakan ve Emniyet Genel Müdürü MOSSAD'la görüşmeye devam ettiler. Çiller MOSSAD yetkililerine dönerek sordu; "Apo'ya suikast için İsrail bize yardım edebilir mi?" MİT devreden çıkarılmış iş MOSSAD-Emniyet Genel Müdürlüğü'ne devredilmişti.

320 BİN DOLARLIK HİBE
Bu gezinin ardından geçen on iki günün sonunda 15 Kasım 1994'te Emniyet Genel Müdürlüğü depolarına İsrail'den "mühimmat" yağmaya başladı. Bunlar aynı yılın başında Özel Hareket Dairesi Başkanı İbrahim Şahin'in "ivedi" ihtiyaç duyduğunu bildirdiği "bazı malzemeler"di. 15.11.1994 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü "Ayniyat tesellüm makbuzu" adı altına da şu not düşülmüştü; "Bahsi geçen malzemeler İngiltere'de yerleşik Haspro Ltd. Şti. tarafından Genel Müdürlüğümüze bedelsiz olarak hibe edilmiştir!" Malzemenin o gün ki ve bugün ki ederini söyleyelim; on iki milyar dört yüz milyon lira o. Bugünün parasıyla 320 bin dolar… Uzmanlar "özel operasyonda kullanılacak türden" ve "standart dışı malzeme" olduğunu söyledikleri bu mühimmatla ilginç 'işler' de yapılıyor. Güneydoğu'da görevli General Bahtiyar Aydın bu silahla vuruluyor. Neyse hep söyleriz; mevzu o değil.

OTEL'DE SİLAH ANLAŞMASI
Öcalan'a suikast için her şey hazırdı. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve Olağanüstü Hal Valisi Ünal Erkan iz sürüp çalışmalarını yapıyorlar. MİT, JİTEM, Emniyet ve askerden oluşan "müşterek faaliyet grubu" oluşturuldu; tahsisat yapıldı, büyük paralar telaffuz edildi.

Başarısız bir suikast süreci yaşandı. B Planı devreye girecekti; Tansu Çiller Emniyet'in dışındaki birimlerin devreye girmesini istedi. 'Apo Zirvesi' Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet İstihbaratının Suriye'den de gelen tüm bilgilerin toplandığı bir merkez olarak çalışmaya başladı. O toplantılar süredursun İstanbul Polat Rönesans Oteli'nin suit odasında Mehmet Ağar yardımcısı Ertuğrul Ogan, Higtech yetkilileri Rony Lerne ve Goby Cohen ile bir araya gelerek konuştular. Çevirmenliği mühimmat aktarması yapan İngiliz Haspro Ltd.Şti.'nin Türkiye temsilcisi Ertaç Tinmar'dı. 50 milyon dolara anlaşıldı. Silahlar örtülü ödenekten gelen parayla alınacak ama hibe edilmiş gibi gösterilmişti.
Paranın ilk taksidi 11 Kasım 1993 ikinci taksidi ise 19 Ocak 2004 yılında örtülü ödenekten Mehmet Ağar'a gönderilen bir çekle Merkez Bankası Ankara Şubesi'nden çekilerek İsraillilerin hesabına yatırıldı.
Bu işleme ait tutanaklar 1994'te Müsteşarlık Teftiş Kurulu'nun yaptığı denetimler ardından yakılarak yok edildi.

MOSSAD bu paranın karşılığında silah ve PKK'ya ait kampların bilgisini verdi. Öcalan'a suikast için Suriye'de beş ev tutuldu. Çiller'in tek amacı vardı; en büyük rakibi olarak gördüğü Mesut Yılmaz'ı siyaseten bitirmekti. Bu en büyük hamle olacaktı. Çiller büyük bir hevesle Alparslan Türkeş'i aradı.
Görüşme anında Çiller hemen söze girdi; "Efendim size bir müjdem var; Amerikalılar Apo'yu bizse teslim ediyorlar!" Deneyimli politikacı sükunetini bozdu; Sayın başbakan sakın ha! Sakın Apo'yu teslim almayın. Size onu astırmazlar. Teslim ederken de bir takım şartlar ileri sürerler. Bu şartları yerine getirmezseniz siyaseten sizi bitirirler. Getirirseniz zaten bitersiniz. Sakın teslim almayın!" Odada buz gibi bir hava esmiştir.

Alparslan Türkeş'e göre Apo'yu teslim almak onunla birlikte bütün problemlerini de teslim almak olacaktı; Türkiye bunun altından kalkamazdı. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz… Tarih Alparslan Türkeş'i haklı çıkaracaktı.

OPERASYON BASINA SIZDI
Ancak o günlerde Takvim Gazetesi'nde yayınlanan bir haber bütün planı alt üst etti. Takvim Gazetesi şu başlığı atmıştı; "Apo'nun öldürülmesi için bir özel tim hazırlandı!" Mehmet Ağar başlık için 'masa başında uydurulmuş' demiş haberi yapan gazeteci için de şu yorumda bulunmuştu; "İdeolojik yanlışı olmayan birisi!" Ağar resmi açıklamalarında operasyonun nasıl sıkıntıya girdiğini şöyle açıklayacaktı; "…Bizim ismini bilmediğimiz birileri meseleyi basına sızdırdı. Sızdıran kişinin tespit edilmesi mümkün değil ama ben biliyorum. Ama tespit etme imkanım yok!"

Başbakanlık MİT Müsteşarlığı'nın 19.10.1995/20.00.002 sayılı tahsisat yazısının Müsteşar Sönmez Köksal, Operasyon Başkanı Şenkal Atasagun ve operasyon yardımcısı Mehmet Eymür'ün imzası bulunuyordu.

Yıllar sonra mahkeme salonunda olayları anlatan Apo'nun operasyonu nasıl haber aldığına ilişkin sözleri ise daha ilginçti; "Suikast haberini telefonla Yalçın Küçük bildirdi. Ama kendisi de bir ANAP'lı yetkiliden haber almış. Bundan da ANAP Genel Başkanı'nın haberi vardı… Ben öyle düşünüyorum!"

MOSSAD'IN SUİKAST TİMİ

MOSSAD'I BIRAKIYOR


İSTİKLAL'DEN İSTİKBALE

MOSSAD'IN GAZETESİ

MEDYA KRALINA MOSSAD İNFAZI

SADDAM'I SUİKASTTEN DUBLÖRLERİ KURTARDI

APO'YA SUİKAST İÇİN MOSSAD'LA İŞBİRLİĞİ