Tarihi 16 Kasım 2020

2023’ün inşası

CUMHURBAŞKANI Erdoğan'ın ekonomi üst yönetiminde yapılan görev değişikliklerinden sonra demokrasi, adalet ve ekonomi alanında yapılacak reformlardan bahsetmesi birçok yorumcu ve gözlemci tarafından yeni bir dönemin işareti olarak yorumlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği dönüşümün yerindeliği ve Erdoğan'ın süreci yönetme becerisi tekrarlanıyor.
Dönüşümün Türkiye'nin ve AK Parti'nin hikayesinde tam olarak nereye oturduğunun açıklanması dönüşümün mahiyetini anlamak için çok önemli.
AK Parti iktidarının ilk 10 yılı içerideki kronikleşmiş yaraların sarılması ile geçti. Toplumun ve devletin taşımakta zorlandığı, yılların katmanlaşmış sorunlarına el atıldı, derin yaralar sarıldı.
Yaralar sarıldıkça Türkiye enerjisini yeni alanlara sevk etme ve potansiyelini arttırma imkanı buldu.
2010 yılından itibaren potansiyelini arttıran, iç sorunlarını çözdükçe kafasını kaldırıp etrafa bakabilen bir Türkiye tablosu oluştu.
Şüphesiz Türkiye'nin potansiyelini ve etkinliğini arttırması muhatap ve rakiplerinin etkinliğinin azalması anlamına geliyordu.
Bu durum Türkiye'nin farklı alanlarda kuşatılması ve saldırılara muhatap olması sonucunu doğurdu.
Gezi Parkı Şiddet Eylemleri ile başlayan saldırılar, 17-25 Aralık Yargı-Polis Kalkışması ve 15 Temmuz Darbe Girişimi ile devam etti.
Bu süreci Türkiye'nin dış müdahalelere karşı savunma dönemi olarak isimlendirebiliriz.
Türkiye'yi zayıflatmayı, kendi iç sorunlarına dönüp enerjisini tüketmesini amaçlayan müdahaleler 15 Temmuz'dan sonra da devam etti.
Ancak 15 Temmuz'la birlikte Türkiye savunma doktrinini değiştirdi.
Güç mücadelesine rakiplerinin ataklarını oluşmadan önlemek yöntemini belirledi.
Terörle mücadelenin başlangıç noktası sınır ötesine taşınırken uluslararası ilişkiler ve ekonomi gibi alanlarda da daha atak ve agresif bir tarz benimsendi.
Sorunlar oluşmadan üzerine gidildi, rakiplerin hamle yapması beklenmeden ön alıcı ve agresif manevralar yapıldı.
Bu dönemi de önleyici mücadele dönemi olarak isimlendirebiliriz.
İç sorunları çözme, potansiyelini arttırma, savunma ve önceleyici mücadele dönemlerinden sonra şimdi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifade ettiği gibi yeni bir dönemin eşiğinde.
Yeni dönem önceki dönemlerin kazanımları üzerinde şekillenecek.
Dolayısı ile ortaya konulan ekonomik ve siyasi tam bağımsızlık ilkesinden, güçlü ve büyük Türkiye idealinden geriye dönüş söz konusu değil.
Aksine mücadele döneminde elde edilen kazanımların muhafaza edildiği ve sisteme entegrasyonunun sağlandığı bir dönem içerisine giriyoruz.
Türkiye savunma ve mücadelesinden elde ettiği gücünü artık inşa faaliyetlerine yönlendirme imkanına sahip. Geçiş yaptığımız inşa döneminde mücadele döneminin kazanımları toplumum tüm kesimlerinin faydasına açılmalı.
Mücadelenin sert tabiatının kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkmış aksaklıkların onarılması inşa sürecinin bir diğer karakteristiği olacaktır.
İçeride ve dışarıda daha açık, kucaklayıcı ve çözüm odaklı bir dönem beklentisi yüksek.
Geçmiş dönemin kaçınılmaz olarak ürettiği gerilimlerin hızlıca çözülmesi şaşırtıcı olmaz. Türkiye 2023 hedeflerine durarak değil devamlı suretle yenilenerek ulaşacaktır.
Türkiye kendi koyduğu 2023 hedeflerini yine kendisi inşa edecektir.