Tarihi 15 Haziran 2020

Başkasının Yerine Özür Dilemek

SELAHATTİN Demirtaş uzun bir aradan sonra yeni imajı ile aramıza geri döndü. Malum terör örgütü üyeliği suçundan hapiste.
İçeriden haber yollamış; HDP, Millet İttifakı'nın parçası değildir. Kimseyle seçim ittifakı yapmadık. Ancak bazı seçim bölgelerinde koşulsuz olarak aday çıkartmayıp başka adayları destekledik, demiş. İyi, güzel... Hapiste diye konuşmasına engel konacak değil ya. Görüşünü açıklayabilir. Bir terör hükümlüsünün 'siyasi' beyanlarını ciddiye alanlar, otursun kendi derdine yansın.
Demirtaş'ın açıklamaları birden gündeme oturdu. Ama neden?
Bilinmeyen bir şey mi söyledi Demirtaş? CHP, İYİ Parti ve HDP ittifakı yıllardır tartışılıyor.
CHP ve İYİ Parti, HDP ile ittifak yapmadıklarını söylerken hep aynı argümanları kullanıyorlar. Demirtaş da bu argümanları tekrarlıyor. Ne konuda, ne içerikte, ne aktörlerde bir değişiklik yok. Ama Demirtaş gündem. Derken bir tweet ortaya çıkıyor. Müptezelin birisi Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'a küfür etmiş. Küfür eden kişinin siyasi bir kimliği yok. Bir partinin temsilcisi değil. Kamuoyunun yakından tanıdığı yazar, çizer, şarkıcı, türkücü, gazeteci de değil.
Bildiğimiz klavye başında aslan kesilen, dünyayı kurtaracağını zanneden, ona buna haddini bildirmeye çalışan bir müptezel.
Herhangi birisine küfür etmenin yanlış olduğunda aklı başında olan herkes hemfikir. Hele ki bir hanıma kocasının yapıp ettiklerinden dolayı cinsiyetçi küfür etmeyi kimse kabullenemez.
Yapılması gereken şey belli.
Başak hanım pek tabii ki şikayetçi olacak ve küfürbaz müptezel hak ettiği cezayı alacak. Ama o da ne?
AK Partili isimlerden peş peşe açıklamalar geliyor. Başak Hanıma yapılan hakaretin kabul edilemez olduğunu döne döne anlatıyorlar.
Evet haklılar; kabul edilemez, yanlış, edepsizlik, ayıp, günah!
Peki bu suçluluk psikolojisini ne yapacağız? Küfreden kişi AK Partiyi temsil konumunda mı? Daha önce AK Partililer Başak hanım veya başka kişilere küfür etti de partinin bu konuda sabıkası mı var? Küfür, hakaret, aileyi dile dolamak AK Parti siyasetinin alışkanlıkları mı ki suçluluk hissediliyor? AK Parti muhafazakar kimliğe sahip bir parti.
Sicili bu konularda tertemiz. Nadiren de olsa bünyesinden çıkan çürük elmaları barındırmamış. Hemen disiplin sürecini işletip partiden atmış. Lideri Erdoğan siyasi hayatı boyunca küfretmek bir yana rakiplerinin ailelerini bir kere bile diline dolamamış.
Erdoğan ve AK Parti aksine küfrün, hakaretin, aileye yapılan saldırıların muhatabı olmuş.
Daha geçtiğimiz günlerde CHP İzmir teşkilatı mensubu kişilerin Erdoğan ve ailesine küfrettiği tweetler ortaya çıkmadı mı? Ne yaptı CHP? Küfürbaz teşkilat mensuplarına sahip çıktı!
Milletvekilleri adliyede, mahkemede küfürbaz partililerini bir an bile yalnız bırakmadılar. CHP'liler küfürbaz partililerine sahip çıkıyor, AK Partililer başkasının ettiği küfrün suçluluğunu hissediyor.
AK Partililerin CHP'liler gibi davranmasını beklemiyoruz ama bu işte bir yanlışlık yok mu?
Üstelik tam da Demirtaş'ın tekrar gündeme gelmek için çaba sarf ettiği bir dönemde...
Ve tabii 'bazı AK Partililer neden böyle?' sorusunu da sormak gerekiyor? Neden sicillerinin tertemiz olduğu bir konuda suçluluk hissediyorlar? Neden savunma pozisyonuna bu kadar yatkınlar? Neden bir şey olacak ve günün sonunda ihale bize kalacak tedirginliği yaşıyorlar?
Neden norm koyucu, makul çoğunluğun temsilcileri olmalarına rağmen azınlık psikolojisi ile hareket ediyorlar?