Tarihi 17 Ocak 2020

Konuşmakla Tehdit

Geçmişte AK Parti'de önemli görevlerde bulunmuş ve bugün yeni oluşumlar içerisinde siyaset yapan isimler var. Büyük bir hayal kırıklığına uğrayacak gibi gözüküyorlar. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'dan bahsediyorum. Ali Babacan'dan başlayalım: Önce partisinin kuruluş tarihi olarak sonbahar zikredildi. Daha sonra sonbahar kış olarak güncellendi. Kış geldiğinde ise yeni yılı işaret etmişlerdi. Şimdi konuşulan tarih ise Şubat ayı. Henüz ortada olmayan ve kuruluş tarihi devamlı tehir edilen bir parti hakkında daha fazla konuşmaya gerek yok sanırım. Şimdilik şunu not edelim; öyle anlaşılıyor ki Tayyip Erdoğan'ın siyasi kanatları altında varlık göstermenin konforuna alışmış olan Babacan siyasetin ne kadar çetin ve yıpratıcı bir meşguliyet olduğunu parti kurmaya niyetlendikçe yeni yeni anlıyor. Arkası gelmeyen ertelemelerin neticesinde parti hiç kurulmazsa şaşırtıcı olmaz.

Ahmet Davutoğlu ise partisini kurdu. Partinin beklenen daha doğrusu hormonlu bir şekilde abartılan beklentileri karşılayamadığı meseleye azıcık da olsa tarafsız yaklaşan herkesin üzerinde ittifak ettiği bir gerçek. Şimdiye kadar Davutoğlu cephesinden gelen ve gündeme tesir eden tüm açıklamalar geçmişle alakalı. Davutoğlu, ekibinden birisi yahut akıl hocası çıkıp ancak "geçmiş defterleri açarız" açıklaması yaptıklarında gündemde az da olsa yer edinebiliyorlar. Diğer konularla alakalı ne dişe dokunur bir cümle kurabiliyorlar ne de kurdukları cümlenin alıcısı oluyor.

Davutoğlu'nın "konuşursam yer yerinden oynar" açıklamaları başlarda benim açımdan çok kıymetli değildi. Kendisinin siyasette ön planda olmak, ciddiye alınmak hatta Erdoğan'dan fazla konuşulmak gibi bir çabasının olduğu herkesin malumu. Dolayısı ile Davutoğlu'nun "konuşurum bak" açıklamalarını da bu minvalde değerlendirmek gerekiyor. Ancak geçtiğimiz günlerde eskiden beri Davutoğlu'nun akıl hocalığını yapmış bir isim de benzer açıklamalar yaptı. Etyen Mahçupyan "Davutoğlu konuşursa tarih yeniden yazılır" dedi.

Partinin adı Gelecek Partisi. Temel iddiası Türkiye'de yeni bir siyasete, var olan aktörlerin dışında bir siyasi alternatife ihtiyaç olduğu. AK Parti'nin reformcu ve özgürlükçü ajandadan uzaklaştığını söylüyor. Ancak adı gelecek olan partinin sadece genel başkanı değil aynı zamanda kurucular kurulu üyesi olan akıl hocası da devamlı geçmişten, eski hesapları açmaktan bahsediyor. Dahası özgürlük iddiası ile ortaya çıkan bir parti "konuşmakla tehdit" ederek siyaset yapmaya çalışıyor. Eğer partinin çıkış iddiaları doğru ise izlediği siyaset yanlış demektir. "Konuşmakla tehdit" siyaseti doğru ise çıkış iddiaları yanlış demektir. Her iki durumda da ortada ne geleceğe dair bir emare var ne de yeni olan bir şey.