Tarihi 16 Eylül 2019

Cem Yılmaz, Tarkan ve Sezen Aksu

TÜRKİYE evlatları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan annelerin Diyarbakır HDP il başkanlığı önünde başlattıkları evlat nöbetini konuşuyor. Sayıları her gün artan 30'dan fazla aile HDP binasının önünde.
Aralarında 83'lük çınarlar da var, genç anneler de var. Bir kısmı evlatlarının dağa kaçırıldığı 15-16 yaşlarında evlendirildiler. Çocuk yaşta çocuk sahibi oldular. 30'lu yaşlarının ortalarında 15-16 yaşında evlatları vardı. Eminim evlatlarının kendileri gibi o kadar erken yaşta evlenmelerini/ evlendirilmelerini istemezlerdi. Ama analarının evlendirmek için erken bulduğu yaşta PKK onları terörist olmaları için dağa kaçırdı.
Konu ne zaman Kürtlere, PKK'ya, HDP'ye gelse ortaya bir laf atılır; 'bölge gerçekleri'. Bölge gerçekleri bildiğiniz gibi değil; HDP PKK ile arasına mesafe koyamaz.
Bölge gerçekleri bildiğiniz gibi değil; PKK'ya katılımlar durdurulamaz.
Bölge gerçekleri bildiğiniz gibi değil; Ankara'da koyulan kurallar Diyarbakır'da işlemez.
Buyurunuz size bölge gerçeği.
16 yaşında evlendirilip 17 yaşında anne olan kadınların çocukları, 16 yaşında PKK tarafından dağa kaçırılıyor ve ölüme gönderiliyor. Başka bir gerçek; dağda ortalama yaşam süresi 4 yıl. Maalesef bu annelerin evlatları belki askere kurşun sıkmak üzereyken terörist olarak öldürüldüler, belki de önemli bir kısmı örgüt içi infaza uğradı. Zaten onun için anneler evlatlarının 'ya ölüsünü ya dirisini' istiyorlar. 'Bir mezar taşı olsa en azından o taşı bağrıma basar yüreğimin yangınını soğuturum' diyorlar. Bundan ala bölge gerçeği mi olur?
Ve maalesef aydın, sanatçı, insan hakları savunucusu olanların önemli bir kısmı bu gerçekleri görmüyor. HDP il binası önünde oturan genç bir anne isim vererek çağrı yapıyor; 'Cem Yılmaz, Tarkan, Sezen Aksu neredesiniz? Neden gelip sesimizi herkese duyurmuyorsunuz'? Sana, bana, herkese yapılan çağrıdan ayrı olarak isim vererek bu üç ismi çağırıyor. Üçünden de maalesef ses yok.
Kendi adıma bu üç ismin kötü insanlar olduklarını düşünmüyorum. Mesela Sezen Aksu, yağmurlu bir havada yolda küçük çocuğunun elinden tutmuş ıslanarak yürüyen bir anneye rastlasa, hemen arabasını durdurup anneyi gideceği yere bırakır.
Ya da Cem Yılmaz yolda ağlayan bir çocuk görse ona kayıtsız kalmaz.
Keza Tarkan ayağı takılıp düşen birisini görse yardımcı olur.
Gel gör ki bu üç isim de 'Evladım ölüyor, gelin ve yardım edin' diye kendilerine ismen çağrı yapan annelere sessiz kalıyorlar.
Peki bu üç ismi evlatlarının hayatı için kendilerinden yardım isteyen annelere karşı kör, sağır, dilsiz yapan nedir? Para değildir herhalde. Üçü de siyasi bağlantılar ile alacakları konserlere, gösterilere muhtaç isimler değil.
Mahalle baskısı, AK Parti'nin yanında, HDP'nin ve dolayısıyla CHP'nin karşısında yer alıyor gözükme korkusudur muhtemelen.
Peki annelerin yardım çağrısına cevap vermenin AK Parti'si, CHP'si, HDP'si olmayacağını bilmiyorlar mı? İyi insanlar her zaman iyi değil midir?
Tarkan, Sezen Aksu ve Cem Yılmaz... Bu sorulara bir cevap verirler mi?