Ben de heves ederdim; o hamburgerciye gittiğimi çocuk aklımla sağa sola duyurmak isterdim ama - çok şükür - aldığım aile terbiyesi buna mani olurdu.
Maalesef günümüz lümpen seküler-orta sınıfının "mış gibi" yapma merakı çocuk aklımızla yapmak istediklerimizden çok daha iptidai ve zararlı. "Mış gibi" yapma arzularını dizginleyecek bir terbiye mekanizması da yok üstelik.
İlgilendikleri, hakkında görüş beyan ettikleri, taraftar veya karşıt oldukları meselelerle ilgili bilgileri kısmı ve yüzeysel. Ne öğrenmeye yanaşıyorlar ne de konuşmaktan vazgeçiyorlar.
Konuşma, bilgili, ilgili, duyarlı gözükme arzuları kolayca manipüle edilmelerine yol açıyor. Bir çocuktan daha kolay kandırılıyorlar.
Alt gelir gruplarının pratikliğine ve mücadeleciliğine sahip değiller.
Ancak üst sınıfların donanımından da yoksunlar. Üstün gözükmek uğruna her selam verenin peşine takılıyorlar. Hangi siyasetçinin, hangi sermaye grubunun, hangi güç odağının etkisinde kaldıklarını bilmeden kulaklarına fısıldanan replikleri sanki kendi cümleleriymiş gibi inanarak tekrarlıyorlar.
Gün geldi Türkiye'nin İran olacağına, bir erkeğin dört kadınla evleneceğin gün geldi ılımlı İslam ülkesi olacağına inandılar. Bir ara ulusalcıydılar; Erdoğan'ın ABD'nin güdümüne girerek ülkeyi böleceği safsatalarına kandılar.
Aksine bugünlerde evrenselciler;
HDP ile birlikte ABD ve AB'nin aferinini alarak ülkeye demokrasi getireceklerini düşünüyorlar.
Neredeyse PKK'nın "gerilla halayında" halay başı olacaklar.
Yine "çevre duyarlılıkları" baş gösterdi. Kaz Dağları'ndaki altın madenine karşı çıkıyorlarmış.
Madenin yerini, ne zaman çalışmaya başladığını, faaliyetlerin ne durumda olduğunu, madencilik faaliyetinin getiri ve götürülerini bilmezler. Bilmelerine de gerek yok çünkü "AKP'nin doğa tahribatına karşı çıkıyoruz" demek onları hiç olamayacakları kadar havalı, bilgili, duyarlı ve eğitimli gösteriyor. 18 yıldır faaliyette olan maden sahasına neden dün değil de bugün itiraz etmeye başladık, bu mesele nereden çıktı, bizi buraya getiren otobüslerin parasını kim verdi, kimin gazına geliyor ve siyasi hesaplarına meze oluyoruz... Bu soruları sormalarını da beklemiyorum.
Çünkü peşine takıldıkları, bu kitleyi kerizleyerek servetine servet kattığını her fırsatta şakayla karışık itiraf eden komedyen öyle buyuruyor.
Orman alanı talan edilerek inşa edilmiş milyonluk lüks villasının içinden duyarlı olmalarını söyleyen paylaşımlar yapıyor. Zannediyorlar ki komedyenin işaret ettiği yere koşarlarsa onun hayat tarzına, servetine, tüketimine sahip olacaklar. Komedyenin kendilerini aşağıladığı gibi diğer insanları aşağılayabilecekler.
Peki ya ağaçlar?
Onlar bu hikayedeki en masum canlılar!
