Tarihi 9 Mart 2019

Ah Anket, vah Anket

CUMHURBAŞKANI Erdoğan seçim sürecinde birkaç kez anketler konusuna değindi. Anketlere eskisi kadar güvenmediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı'nın eleştirisi açık; anketlerin önemli bir kısmının seçmeni yönlendirmeye dönük yanlış sonuç açıkladıklarını düşünüyor.
Bu nedenle de son birkaç seçimdir anketlere mesafeli.
Cumhurbaşkanı böyle söyledi ya CHP'lileri bir telaş sardı. Ne oldu da eskiden beri anketlere itibar eden Erdoğan artık anketlere itibar etmiyor, diyorlar. Bir de anket şirketlerinin savunucusu kesildiler. Anketçilerin iyi çalıştığını, sonuçlarının güvenilir olduğunu söyleyip duruyorlar.
Tipik CHP zihniyeti...
Kendisinden farklı düşünene tahammülü ve saygısı yok. Her farklılığa hazımsızlıkla yaklaşıyor, kavga ve gürültü vesilesi yapıyor.
Madem CHP Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aksine anketlerin güvenilir olduğunu düşünüyor, 'neden Erdoğan artık anketlere güvenmiyor' diye mesele çıkartacağına kendisi bol bol anket yapsın. Sonuçlarını kamuoyu ile paylaşsın. Partimizin oyu bu kadar yükseldi, yerel seçimlerde birinci parti çıkacağız, büyükşehirlerin hepsini AK Parti'nin elinden alacağız, bakın anketler de bunu gösteriyor desin.
Veya madem CHP Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'nin oyları düştüğü için anketlere itibar etmediğini iddia ediyor, çıksın genel başkan Kılıçdaroğlu 'AK Parti'nin oyu düştü, CHP bu seçimde AK Parti'yi geçecek.
Erdoğan'a meydan okuyorum;
CHP, AK Parti'yi geçemezse genel başkanlıktan istifa edeceğim. AK Parti, CHP'yi geçemezse de Erdoğan istifa etsin' desin.
Ama yok...
Varsa yoksa kuru gürültü, laf kalabalığı, aldatmaca.
Ve tabii bir de CHP seçmenini gaza getirme. 'AK Parti'nin oyu düştüğü için Erdoğan anketlere itibar etmiyor' diyorlar ya aslında inceden veriyorlar CHP seçmenine coşkuyu.
AK Parti bitti tükendi, ezildi dağıldı, büyükşehirlerde seçimi kaybedecek, tam bir hezimet yaşayacak, demeye getiriyorlar. Böylece CHP seçmenini tekrar umutlandıracaklar. Bu sefer kazanıyoruz, hissine kapılacak CHP seçmeni. 'Sandıklara sahip çıkalım' goygoyu alıp başını yürüyecek.
Sanki onlar sandıklarının önemini fark etmeden önce memlekette tek parti dönemindeki gibi 'açık oy, gizli tasnif' vardı. Sandıklara sahip çıkmak yetmez, seçim gecesi YSK önünde nöbet tutalım, diyecekler. Sanki oyların sayıldığı, tutanakların yazılıp birleştirildiği yer YSK. Hikayenin devamını biliyorsunuz; gözyaşı döken, hayal kırıklığı yaşayan, kendi partisine öfkelenen CHP seçmeni. Ve tabii kendi seçmenine şizofren, ruh hastası diyen Muharrem İnce.
Aslında mesele çok daha basit...
İsteyen anketlere itibar etsin, isteyen etmesin. Parti veya bir başkası isterse parasını verip anket yaptırır, seçmen de beğendiği ve güvendiği firmanın anketine inanır. Seçim günü gelince de herkes gider oyunu kullanır.
İsteyen siyasi parti kontenjanından sandık kurulu üyesi olur, isteyen bağımsız gözlemci. Arzu eden oy kullandığı sandık dahil herhangi bir sandıkta oy sayım işlemini takip eder, sandık kurulunun düzenleyip her siyasi parti temsilcisine verdiği ıslak imzalı tutanağın fotoğrafını çeker. YSK'nın yayınladığı sandık sonuç tutanaklarıyla kendi elindekini karşılaştırır.
Nihayetinde de sonuçlar belli olunca kaybeden kazananı tebrik eder.
Evet, bu kadar basit ama Kılıçdaroğlu'nun koltuğu ne olacak?