Tarihi 12 Eylül 2018

Kötünün iyisi

GÜNÜN birinde ulusalcı- Kemalistlerin, eski tüfek aydınlanmacıların, başörtüsü düşmanlarının, dinin her türlü kamusal görünürlüğüne düşman olanların, halka tepeden bakanların, taklitçi batıcıların Cumhuriyet gazetesinin yönetiminde olacağına sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.
Evet yanlış duymadınız;
Cumhuriyet gazetesine çok sevindim. Nihayet yargı süreci bitti ve mahkeme gazetenin 2013 yılında gerçekleştirdiği ve içerisinde bolca FETÖ sosu bulunan yönetim kurulu değişikliğini iptal etti.
Cumhuriyet'çiler bu lafı pek sevmezler ama geriye döndüler.
2013'den önceki yönetim kurulu görevi tekrar devraldı.
İlk iş olarak da gazeteye çöreklenmiş olan terör sempatizanı, PKK muhibbi kadroları tasfiye ederek yerine takıntı derecesinde Kemalist olanlarını getirdi.
Kaderin bir cilvesi; Cumhuriyet'çiler hiç sevmedikleri, her fırsatta bağımsız ve tarafsız olmadığını iddia ettikleri, "AKP'nin mahkemeleri" diyerek kendilerince itibarsızlaştırdıkları, "İmam hatip lisesi mezunları hakim savcı oluyor" diyerek hop oturup hop kalktıkları yüce Türk adaleti sayesinde gazetelerini PKKFETÖ ortaklığından kurtardılar.
Bize ne Cumhuriyet'ten, yesinler birbirlerini, diyemeyiz.
'Giden PKK'cıydı, gelenler başörtüsü düşmanı' umursamazlığı içerisinde olamayız!
Gerçekten de göreve gelen gazete yönetimine şöyle bir bakmak içinizin kararmasına yetiyor.
Adeta zihinleri tabiat tarihi müzesinden kaçmış bir tarih öncesi canlının zihni kadar geri kişiler var.
2018 yılında hala aydınlanma felsefesinin en vulgar halinden medet uman; Fransız devriminden sonra papazları giyotine yollayan radikallikte ve vahşilikte bir laiklik anlayışından zerre sapmayan; çağdaşlık lafını ağzından hiç düşürmeyen ancak çağdaşlık nedir, modernlik nedir bihaber; bırakın dünyayı içerisinde yaşadıkları ülkenin bile gerçeklerinden, nereden gelip nereye gittiğinden habersiz bir topluluk.
Dünyayla ilgili ufukları 18, Türkiye'yle ilgili ufukları ise 19. yüzyılda takılıp kalmış, daha vahimi bundan bile haberi olmayan bir gericilik...
Hemen hemen her kötülüğün altından onlar çıkar...
1990'larda ülkenin enerjisini suni rejim krizleri ile tükettiler.
28 Şubat işkence ve eziyetine, gençlerin üniversite kapısından döndürülmelerine, binlerce insanın irticacı diye işinden atılmasına sebep oldular.
2007'de bu ülkede cumhurbaşkanı seçilmeyip ülkenin bir askeri müdahaleye sürüklenmesi için ellerinden geleni yaptılar.
"Ordu Göreve" pankartı altında yürüdüler, askeri darbe çağrısı yaptılar, TSK'daki dindar subayların tasfiye edilip FETÖ'cülerin önünün açılmasını avuçları patlayıncaya kadar alkışladılar...
Cürümleri, kusurları saymakla bitmez. Adete bir hastalık gibi ülkenin her tarafını kuşattılar.
Hastalıklı zihniyetlerini ülkeden söküp atmak yıllar aldı.
Ama bugün tekrar Cumhuriyet'in yönetimini ellerine geçirmelerine seviniyoruz.
Çünkü hasta da olsalar bu ülkeye ait bir hastalıklar;
Gerçi alık bir batı hayranlıkları var ama özünde bağımsızlıkçılar;
Ceberut devlete gönül vermişler ama ülkenin bölünmesinden yana değiller;
Kaybettikleri iktidarı tekrar elde etseler ülkeyi tekrar cehenneme çevirirler ama en azından üzerinde yaşayacak bir ülkemiz olur.
Eh bir tarafta Kemalistler, diğer tarafta FETÖ-PKK kırması terör sempatizanları olunca tercihimiz Kemalistlerden yana oluyor!