Tarihi 25 Temmuz 2018

Mesut’un değil Cem’in Almanya’sı

GÖRDÜNÜZ mü demokrat Almanya'nın halini... FETÖ'cüsünden PKK'lısına, DHKP-C'lisinden Can Dündar'a ne kadar kaçkın varsa bakıp kollayan Almanya Mesut Özil'i koca ülkeye sığdıramadı. Baskılara ve ayrımcı muameleye daha fazla dayanamayan Özil yaptığı manifesto gibi bir açıklama ile Alman milli takımını bıraktığını ilan etti.
Mesut şu an kariyerine İngiltere'de devam eden Türk asıllı Alman vatandaşı bir futbolcu. Yılllar önce milli takıma katılma zamanı geldiğinde Türk milli takımını değil Alman milli takımını seçmiş birisi. Futbol günümüzde spor olmaktan daha çok profesyonel bir uğraş ve oynayanlar için bir kariyer. Mahalle arasında top koşturan çocuklardan veya hafta sonu eğlencesi niyetine halı saha maçı yapan yetişkinlerden bahsetmiyoruz. Profesyonel bir sporcunun Türk değil de Alman milli takımını tercih etmesi de kariyerini merkeze alarak verdiği profesyonel bir karar. Bu kararından dolayı eleştiriyi hak ettiğini düşünmüyorum.
Aynı Mesut Özil eğer dünya üzerinde adil bir entegrasyon mümkünse onun en başarılı ve istekli aktörüydü. Kendisini Türk asıllı Alman olarak tanımlamıyordu. Durumunu, anne ve babası Türk kökenlere sahip bir Alman olarak ifade ediyordu. Entegre olmak isteyen, entegre olduğunu düşünen, entegre olmuş sayılmak için konulmuş tüm kriterleri karşılayan bir Alman vatandaşıydı.
Başarılı, Alman toplumunun kültürüne uyumlu, "getto"suna hapsolmayıp içinde yaşadığı toplumla alışverişi olan, defalarca entegrasyon ve uyumun numunesi gösterilip ödül almış bir profesyonel. Bunları Özil'i "yeterince Türk" olmamakla itham etmek için değil adamımızı daha net tanımak için yazıyorum. Avrupa rüyasının, çok kültürcülük düşünün, çoğulculuk masalının, entegrasyon fantezisinin geldiği noktada Mesut fiziken değil ama kimlik olarak Almanya'da barınamadı. Kökenlerinin olduğu değil doğup büyüdüğü ülkenin milli takımını seçen, Zonguldaklı bir göçmen işçi ailesinin uyumlu ve entegre olmuş evladını Almanya elinde tutmayı başaramadı.
Mesut Özil açıklamasında "kazanınca Alman, kaybedince göçmen" oluyorum dese de sorun tek başına Özil'in "göçmen" olması değildi. Alman milli takımında oynayan Polonya asıllı futbolcuların aile kökenleri ile anılmazken kendisinin "Türk kökenli" olarak anılmasından şikayet ediyor Mesut Özil. Yani aslında mesele göçmen olmak değil. Mesele nereden göç ettiğiniz ve kimliğiniz. Mesut Müslüman ve Türk asıllı bir göçmen olduğu için Almanya'da barınamadı. Ve bundan utanmadığı için, suçluluk hissetmediği için... Ve tabii kökenine, kimliğine, değerlerine düşmanlık etmediği için. Söz gelimi çok örneklerini gördüğümüz Türk kökenli Alman siyasetçiler gibi Türkiye düşmanlığı yapsaydı, Türkiye'ye saldıran terör örgütlerine yakın olsaydı Müslüman ve Türk kökenli bir Alman olarak yine yer bulabilirdi kendisine Alman milli takımında ve el üstünde tutulmaya... Tıpkı işi gücü Türkiye düşmanlığı yapıp, PKK'ya destek çıkmak olan Alman politikacı Cem Özdemir gibi. Mesut başarılı bir profesyonel, kendi kararını verdi ve bizim bu kararı nasıl yorumladığımızdan bağımsız olarak muhakkak kendisi için en iyi olacağını düşündüğü şeyi yaptı. Bundan sonraki hayatında kendisine başarılar dileriz.
Kimsenin Mesut'a Türk insanının onu bağrına bastığını, ona destek olduğunu hatırlatmasına bile gerek yok. Türkiye kaç kuşak geçerse geçsin, isimler tanımlamalar ne olursa olsun zaten Mesut Özil'in ülkesi.
Gelelim Almanya'ya... Almanya Mesut Özil ve benzerlerinin, başarılı pırıl pırıl gençlerin değil; Cem Özdemir'lerin yani düşmanlığın, çatışmanın ve ırkçılığın ülkesi olmayı seçti.