Tarihi 4 Ocak 2018

Solun “Kutsal” şiddeti

TÜRK siyasetinde şiddetin odağı soldur. Sol siyasal şiddete ve teröre o kadar düşkündür ki adını "devrimci şiddet" koyup kutsar. Çevre, ekoloji, kadın, çocuk, hayvan hakları gibi toplumun genelinin hassas olduğu konularda lügat parçalayarak ılımlı ve sevecen bir görüntü çizer sol örgütler. Böylece şiddet düşkünlüklerini perdelemek isterler.
Solun kendi şiddetini perdelemek için kullandığı bir diğer metot da rakip siyasal ideolojileri şiddete bulaşmış olmakla suçlamaktır. Ellerine hiç silah almamışlar, banka soymamışlar, elçi öldürmemişler gibi 1980 öncesi sokak şiddetinin tek sorumlusu olarak ülkücüleri gösterirler. Öyle bir tablo çizerler ki bir tarafta kitap okuyan cici solcu çocuklar öbür tarafta eli kanlı silahlı ülkücüler vardır.
Bu da yetmez muhafazakâr siyaseti de en uzak olduğu şeyle yani şiddetle ilişkilendirmek için ellerinden geleni yaparlar. Bugün DEAŞ terörünü İslam'a yamamaya çalıştıkları gibi geçmişte dünyanın farklı köşelerinde yaşanan iç savaşlardaki Müslüman gruplar üzerinden Türkiye'deki muhafazakârları şiddetle ilişkilendirmeye çalışıyorlardı.

SOL, FETÖ, AKŞENER
Solun kendi şiddetini saklamak için onu bunu şiddete bulaşmış olmakla suçlarken, kullandığı bazı şehir efsaneleri vardır. 80 öncesinde ülkücülerin Anadolu'da silahlı eğitim kampları kurdukları, 28 Şubat'ta muhafazakârların pompalı tüfek satın alarak silahlandıkları iftirasını attılar. Şimdi benzer bir tezvirat tekrar dolaşıma sokuldu. Sol ve FETÖ işbirliğiyle kotarılan iftiraya göre Tokat ve Konya'da silahlı eğitim kampları varmış. Tesadüfe bakın ki bu haber tam da son KHK'da 15 Temmuz direnişine katılan sivillere o gece ve devamında yaşananlarla ilgili yargı muafiyetinin verilmesinin üzerine dolaşıma sokuldu.
Hatırlayalım, ne demişti muhalefet:
AK Parti bir iç savaşa hazırlanıyor. İç savaşa katılan silahlı grupları hukuktan kaçırmak için bu düzenlemeyi yaptı!
Şimdi tam bu iftiranın üstüne Tokat'ta ve Konya'da silahlı eğitim veren kamplar hikâyesi. Bir süredir alttan alta dolaşıma sokulan bu saçmalık nihayetinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından yüksek sesle dile getirildi. Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP'nin dümen suyuna giren Saadet Partililer'i kastederek "Kimler kimlere beraber" diyor ya...
FETÖ ile sol beraber kotarıyor, "Eski ülkücü" Akşener yüksek sesle dillendiriyor.
Kimler, kimlerle beraber!

KİM DARBECİ, KİM DEMOKRAT
İzmir'in Buca ilçesinin en büyük meydanının adı meğerse Çevik Bir meydanıymış. Hani şu 28 Şubat darbesinin mimarlarından Çevik Bir. Tankları yürüten, gazetecileri başlarına bir çavuş dikmekle tehdit eden, Batı Çalışma Grubu isimli cuntanın en önemli ismi... 15 Temmuz kalkışmasından sonra meydanın isminin değişmesi gündeme gelmiş.
15 Temmuz girişiminin kaderini değiştiren Şehit Ömer Halisdemir'in isminin meydana verilmesini istemiş vatandaşlar. CHP'li Buca Belediyesi, bunu reddetmiş. 15 Temmuz darbesine karşı bir imaj çizmeye gayret etse de o gecenin kahramanlarından birisinin ismini meydana vermek CHP'nin kodları ile uyuşmaz. İkinci teklif meydanın adının 15 Temmuz Şehitler ve Demokrasi Meydanı olmasıymış... Ama CHP'li üyelerin çoğunlukta olduğu belediye meclisi onu da kabul etmemiş. Darbeci Çevik Bir'in isminden vazgeçmeyiz diye tutturmuşlar. Sonra da CHP darbesever partidir denilince bozuluyorlar!

CEVABI BELLİ SORU
Gezi kalkışmasının çapulcularından İran'a devrim yapmaya giden olmadı mı?