Gençlerbirliği'nin önde basıp, arkada alan savunmasıyla sahayı daraltması kendi açısından yapacağı en iyi savunmaydı. Bu taktik, Tolgay'ın rakip eksiltmeye ve iyi top yapmaya başlamasıyla 20.
Dakikadan sonra Beşiktaş'ın çıkışlarında etkisini kaybetti.
Kompakt bir defansa karşı ya kanattan ya da çalım veya paslarla ortadan rakibinizin dengesini bozabilirsiniz.
Quaresma olmayınca kanat kullanılmadığı için ortadan gelinebilirdi ki Beşiktaş da ilk yarıda böyle yaptı ama Babel'in isabetsiz vuruşları sonucu engelledi.
TOSIC YUMUŞAK KARIN
Atiba'nın düşürülmesi çok net penaltıydı ve Medel'in üstüne çıkılması da sarı karttı.
Ne var ki Mustafa Öğretmenoğlu, 100 yıldır Beşiktaş'a vuranın sırtının sıvazlandığı tarih bilinciyle Yusuf Namoğlu abisine güveniyordu.
Futbol oynamaya çalışan Beşiktaş'a karşı takımından çok Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu dert edinen Ümit Özat da anti-futbolla mevcut futbol düzenine güveniyordu.
Tolgay, iyi oyununa ilave attığı pasla Tatar Ramazan gibi "Ben bu oyunu bozarım" dedi. Gençlerbirliği gol sonrası futbol oynamaya çalışınca Beşiktaş boş alanlar yakaladı. Yorgunluk ve beceriksizlik farka engel oldu.
Sezonun kötülerinden Gökhan ve Atiba ile sonradan giren Caner iyi oynadı.
Tosic ise yine Beşiktaş'ın yumuşak karnıydı. Lens nispeten daha iyi, Negredo iyi niyetli ama etkisizdi.
MAÇIN İYİSİ TOLGAY: Takımı sırtladı, oyun kurdu ve defans yaptı.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ ÜMİT ÖZAT: Doğum tarihindeki futbolu oynatıyor.