15 Haziran'da İzmir'de oynanan maçı Göztepe, Ertan'ın golüyle 1-0 kazandı.
Üç gün sonraki rövanşta Galatasaray Celovic'in golüyle maçı 1-0 önde kapatınca, finalin ikinci ayak maçı uzatmaya gitti. Uzatmada Nihat Yayöz'ün attığı golle kupayı Göztepe kazandı.
Beşiktaş'ta da oynayan Nihat Yayöz, Gerd Müller tipi ufak tefek bir santrfordu. Bir maçtan önce ısınırken topu eliyle başının arkasına attı, hem ayak tabanlarıyla görmeden topa vuruyor hem de koşuyordu. Sanırım 40 metre civarı süren bu şovu çok küçük yaşta olmama rağmen hiç unutmadım. Öyle bir şeyi yapan da bir daha görmedim.
Göztepe'nin o sezon asıl başarısı Avrupa'daydı. Türk futbolunun Avrupa'daki ilk büyük başarısına imza attı ve Fuar Şehirleri Kupası'nda yarı finale yükseldi.
Göztepe ilk turda Marsiya'yla karşılaştı.
İzmir'deki maçı Halil Kiraz'ın golleriyle 2-0 kazanırken, Fransa'daki maçı ise 2-0 kaybetti. Uzatmalarda da bu sonuç değişmeyince yazı-tura atışı sonucu Göztepe 2. tura yükseldi.
Sadullah Acele
TEK TEK SAF DIŞI BIRAKTI
Bu kez rakip Romanya'nın Argeş Piteşti takımıydı. İlk maçı kendi sahasında oynayan Göztepe, Ertan Öznur ve Gürsel Aksel (2)'in golleriyle sahadan 3-0 galip ayrıldı. Rövanş maçında 3-2 yenilip tur atlarken Göztepe'nin golleri Ertan ve Fevzi Zemzem'den geldi.
3. Turda Yugoslav Omladinski Belgrad'la oynayan Göztepe ilk maçı 3-1 kaybederken tek golünü Fevzi Zemzem attı. İzmir'deki maçı ise Fevzi ve Ertan golleriyle kazanıp 4. tura bir başka deyişle çeyrek finale yükseldi.Çeyrek finalde eşleşilen Hamburg, maç günlerine itiraz etti ve maçlara çıkmadı. Göztepe de hükmen tur atlayarak yarı finale çıktı.O yıllarda Macar futbolu çok iyi durumdaydı.
Ujpest takımı Avrupa'da fırtınalar estiren çok güçlü bir takımdı. Yarı finalde Göztepe'nin rakibi olan Ujpest, İzmir'de 4-1, kendi sahasında da 4-0 kazanarak Göztepe'yi kupa dışında bıraktı.
Göztepe o sezon finalde Eskişehirspor'u yenerek Türkiye Kupası'nı bir kez daha kazandı.
Avrupa'da ise Luxemburg'un Union, Galler'in Cardiff City takımını eleyerek 3. tura çıktı. Maç için İzmir'e gelen Britanyalı gazeteciler Alsancak'ın toprak zemini üzerinde hatıra fotoğrafı çektirerek "Ay'ın yüzeyi" diye alay ediyorlardı.
Göztepe kendi adını taşıyan toprak sahalı stadyumda idman yapıyordu ama saat başına kiralayarak! Ne gün antreman olacaksa o gün için iki saatliğine saha kiralanıyor, süre dolunca da çıkılıyordu.
Bunun dışında ekstra çalışma yapmak isteyen futbolcular duvardan atlayıp kaçak olarak stada giriyordu.
Yaşı tutanlar, her yağmurda su basan soyunma odalarını ve eski alçak taş duvarları iyi hatırlarlar.
Göztepe 3. turda o zaman da bu gün de çok güçlü olan Roma'yla eşleşti. İtalya'daki maçı 2-0 kaybetti, İzmir'deki maç da 0-0 bitince Göztepe kupaya veda etti.
1969 yılına ait bir fotoğraf
1969-1970 Sezonu sonucu ligin en üstü şöyle şekillenmişti: 1- Fenerbahçe 2- Eskişehirspor 3- Altay 4- Mersin İdmanyurdu 5- Göztepe.
Bugün için inanılmaz gibi, aslında o zaman için de öyleydi. Dünyada ve Türkiye'de esen 68 rüzgarları futbolu bile etkilemişti.
Göztepe ve Altay'ın açtığı yoldan önce Eskişehirspor sonra da Trabzonspor geldi.
26 Ağustos 1970'de Göztepe Başkanı Sabahattin Süvari vefat etti. Teknik Direktör Adnan Süvari, ağabeyinden sonraki yönetimle anlaşamayarak istifa etti. Teknik Direktörlük hayatına 44 (yazıyla kırk dört!) yaşında nokta koydu.
Arjantin'in ünlü Teknik Direktörü Carlos Menotti "Sadece futboldan anlayan, aslında futboldan da anlamaz" demişti. Bunun örneklerini hepimiz gördük ve görüyoruz.
İki üniversite mezunu, dört yabancı dil bilen Adnan Süvari'den sonra Türk futboluna "Orta 2 Matematik'ten terk" klişesine uygun olan zihniyet hakim oldu maalesef.
70'li yıllardan Göztepe'den akılda en çok ne kaldı derseniz, Sadullah Acele derim.
"İmparator" lakaplı Sadullah, Fatih Terim ve Şenol Güneş'li milli takımda ve Beşiktaş'ta da oynayan çok iyi bir santrfordu. Taraftarın son kahramanı da oydu zaten.
Göztepe'nin inişe geçmesinin İzmir'e dair objektif ve Göztepe'ye dair subjektif nedenler vardır. İzmir'in ekonomi-politik durumuna ek olarak, yetersiz hatta bazen de kötü olan yönetimler Göztepe'nin çöküşünü getirdi. Göztepe'nin A.Ş. olmasından sonra Dinç Bilgin'in kulübü satın alması ve sonra da iflası, Göztepe'nin de felaketi oldu. Bilgin'in borçlarının Göztepe'ye de fatura edilmesi sonra tabir caizse film koptu. Çöküşün adım adım tarihi bir gün yazılacaktır elbette.
Şu anda keyif bozmayalım çünkü gün Göztepe günüdür...
Mehmet Sepil
MEHMET SEPİL GERÇEĞİ
Tarih kişilere göre açıklanmaz elbette ama bazen tarihte kişilerin de önemli rolü vardır. Göztepe için durum tam da böyledir.
Sonunda "semtin çocuğu" olarak takımı alan ve gecesini gündüzüne katarak bugünlere getiren Mehmet Sepil, Göztepe tarihine altın harflerle geçmiştir.
Düşünebiliyor musunuz, Göztepe maç yapacak stat olmadığı için geçen sezon Manisa'da oynadı... Alsancak ve Göztepe'nin stadyumlarının bir an önce bitmesi, bu ayıbın sona ermesi şart. Göztepe o zamana kadar ligde tutunacak bir kadro kurmalı, stadına kavuşunca da liderliğe oynayacak bir planlama yapmalıdır.