İsyan halleri
İstanbul'da yollara düştüm geçen günlerde.
Tophane'den vurup, Galata'dan dolandım, Tünel'in oradan yay çizip, Perşembe Pazarı'na yol aldım. Ömer Hayyam, Aynalıçeşme, Tarlabaşı, Dolapdere, Kasımpaşa, Feriköy, Kurtuluş derken bacaklarım isyan etti bitirdim tarassudu.
Mütevazı
Gördüm ve gayetle şaşırdım ki vatandaşın rutin gündeminde sorunlar, kaldırımları işgal etmiş.
Seyyarlarla kapışma, park edecek yer yüzünden hırlaşma, köfte getiren tepsici gecikti falan türünden mütevazı sorunlar daha bir gündem.
Mönüde yok
Yani, daha başlarken tık nefes olan Ergenekon, Güneydoğu'da kalkışılan kalkışma girişimleri muhabbet mönülerinde yok.
O zaman sokak gündemini cımbızlayıp sunayım istedim size.
Bültenlerin, 1. sayfalarını içeri doğru okudukça katmerleşen ağır vukuatlarla dolu satırların aksine "kıl-tüyyün" babından durumları aktarayım az aşağıda.
Lüzumsuz havadisler galerisi
Sakala özgürlük verdik epey bir aşağılara sarkıttık iyi oldu.
Şapkayı da takmayıp kel kel gezince tanımayanlar tanıyanlardan daha kalabalıklaştı. "Vaay Abiii. Gelsene. Gelip bi çayımızı içsene" şeklinde mutat davetlere alışkanlığım şaşkınlaşsa da fark edilmeden dolaşmanın doğal gözlem yapmaya böyyük faidesi var.
Tuhaf ama
Haa bir de o halimle gezinirken bir diyeceği olanların kullandığı hitaplar da ayrı bir matrağıma gidiyor.
Yıllardır "abi"ye alışmışım ya, kulağım bir tuhaf oluyor ilk duyuşta sonra da gülesim geliyor.
- Bey amca bi yol versene...
- Geç evladım...
- Hacı abi bu otobüs Sirkeci'ye gider mi?
- Gider kardeşim...
- Buyur Hacı emice palamut, levrek mi bakmışıdın?
- Yok birader öylesine göz attım...
- Muhterem, dikilme yol ortasında da geçelim...
- Affedersiniz efendim buyurun.
Sinek avı
Üç aşağı beş yukarı hitaplar böyle.
Azapkapı Geçidi'ne yakın kadim kahvenin bitirim ocakçısı, Arap Camii avlusundaki kuşyemi satıcısı, Çin işi tornavida takımını "Amarikan menşeyli" dolmasıyla yutturmaya çalışanı saymazsak. Köprüaltı meyhanelerinde sinek avlamakta ustalaşan garsonları, altılı, loto, iddia oynarken kümeleşip hararetlenenleri de bir kenara koyarsak, tek aykırı fotoğraf karesi hırdavat çarşısında renkli fleksiglasları sanat eseri gibi istifleyip kendini gazetesine veren o adam oluyor. Ama neyleyim ki o, bugünlük benim hedef kitlemde değil.
He he heee...