Tarihi 3 Nisan 2013

İzmir dindarlığı ne demektir?

Geçen hafta başında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez benim güzel memleketim İzmir'deydi. Balçova'da bir otelde din görevlileriyle bir toplantı yaptı... Oradaki bir sözünden malum laikçifaşizan çevreler yangın çıkarmaya kalktı...Oysa Başkan son derece makul ve mantıklı konuşmuştu...
İzmir'in seçkin entelektüellerinden aynı zamanda grubumuzun gazetelerinden Yeni Asır'ın da köşe yazarı olan Profesör Mehmet Demirci bu olayı en güzel özetleyen yazıyı yazdı Türk medyasında... Demirci'nin bu olayla ilgili analiz ve yorumunu aktaracağım ama önce Başkan Mehmet Görmez ne demişti, onu bir hatırlayalım...
"İzmir' in farklı bir dindarlığı var.
Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var.
Öyle olduğu için tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden gelen bir arkadaşımızın İzmir'e müftü olarak atanması tesadüf değil."
İzmirli entelektüel Mehmet Demirci'nin de söylediği gibi Mehmet Görmez'in bu iyi niyetli sözlerinin, maksadı dışında yorumlara konu olmasını doğru bulmak mümkün değil.
Meselenin arka planında şu var:
İzmir'de iki yıldan fazla süredir müftü yoktu. Müftülük vekaletle yönetiliyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda metropol illere akademisyen müftü atama yoluna gitti.
Amaç bilgi birikimini hizmete dönüştürmektir. Ayrıca büyük illerin müftülüklerine daha saygın bir statü kazandırmaktır. İl müftülüklerine atamalar üçlü kararnameyle yapılır. İki yıldır İzmir'e, İzmir İlahiyat'tan iki profesörün tayini söz konusu oldu. İkisi de son imzalardan döndü. Bu tür atamalar ince elenip sık dokunan, birçok faktörün etkili olduğu işlemlerdir.
Nihayet iki yılın sonunda Prof. Dr. Ramazan Muslu atandı. D.İ. Başkanı bu gecikmeden dolayı üzgünlüğünü beyan etmek, ayrıca kendi personelini bilgilendirip motivasyon vermek üzere söz konusu toplantıyı yaptı. Onun bir cümlesinden hareketle bir bardak suda fırtına koparılmaya devam ediliyor. "İzmir'in farklı bir dindarlığı var" ne demekmiş?
Aslında bütün talihsizlik Başkan'ın irticalen konuşmasından doğmuştur.
Elinde yazılı bir metin bulunsaydı şöyle diyecekti: "İzmir'in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlık irfan geleneğinden beslenmiştir. Müftü atamasında geciktik.
Ama nihayet bir tasavvuf profesörü, irfan geleneğinden gelen bir arkadaşımız İzmir'e müftü oldu."
Başkan akıllı adamdır. Bile bile farklı yerlere çekilecek söz sarf etmez. Ama irticali konuşma sırasında bu tür cilveler her zaman olur. Nitekim daha sonra yaptığı açıklamada asıl niyetinin şu olduğunu söyledi:
"İzmir'in farklı dindarlık anlayışı vardır derken daha barışçı, insanları daha çok birleştiren, daha gönül diline sahip, çok güzel bir dindarlığı var."
Bunu geliştirmek üzere irfan geleneğinin uzmanı bir müftü atandığını vurguladı. Konunun siyasi ve fikri iki boyutu var. İktidar karşıtları iyi bir fırsat yakaladık düşüncesiyle başkanın sözlerinden hareketle, onun üzerinden hükümeti yıpratmak istiyorlar. Cami, kışla, okul keşke politikaya alet edilmese.
Fikri boyuta gelince:
Sözü edilen "irfan geleneği" ne demektir?
İslam'ı anlama ve yaşama biçimleri farklıdır. Kabaca, bir şekilci din anlayışı bir de dini özümseyerek yaşamak ve hal edinmek vardır. Birinciye Medrese Müslümanlığı, ikinciye Tekke Müslümanlığı veya dinin tasavvuf yorumu denir.
Yarın devam edeceğiz...