Tarihi 28 Mart 2013

21 Mart sonrası terör ve Ergenekon (2)

Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz...
Bulgular çok net... AK Parti genel merkezine yönelik saldırıda seri numaraları üzerinden yapılan incelemelerde lav silahının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast iddiaları ile gündeme gelen ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı subayların yargılandığı Atabeyler soruşturmasında ele geçirilen lav silahları ile ikiz olduğu da tespit edildi...
Emniyet, Adalet Bakanlığı'na yönelik eylemde kullanılan Rus menşeli F1 savunma tipi parça etkili el bombasının ise; 1979'dan bugüne dek çeşitli terör örgütleri tarafından 678 farklı olayda kullanıldığını ortaya çıkardı.
Ergenekon davasında örgüt kontrolündeki 'Naylon terör örgütleri' listesinde yer alan bu yapıların cephaneliklerinin de aynı kaynaktan sağlandığı böylece belgelendi. Bu saldırıda kullanılan lav silahının ikiz çıktığı Zir Vadisi cephaneliği Ergenekon sanıklarından eski Polis Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim Şahin'de ele geçirilen krokiler sonucunda bulunmuştu.
Şahin'de gayrimüslim, Alevi ve Kürt kanaat önderlerine yönelik suikast listeleri de ele geçirilmişti.
Bu kapsamda yürütülen, benim de dikkatle takip ettiğim soruşturmalar bir başka gerçeği de ortaya çıkardı.
Buna göre, Ankara'daki Büyükelçilğe saldırı eylemlerini gerçekleştiren militanlar şimdiye kadar defalarca yakalanıp yargılanmış ve her seferinde serbest kalmış.
AK Parti genel merkezinde yapılan incelemede eylemi gerçekleştirdiği kesinlik kazanan M.K., 9 Mayıs 2001'de Sivas'ta, 16 Kasım 2003'te Çorum'da yakalanıp tutuklanmış, bir süre sonra tahliye olmuş.
Adalet Bakanlığı'na yönelik saldırının faillerinden H. B. de daha önce yakalanıp serbest kalmış.
21 Mart sonrası Ergenekon'un ve başka derin güçlerin taşeronluğuna soyunmak isteyen, bu arzuyla her haltı yiyebilecek terör yapılarına karşı dikkatli olmak gerekiyor...
Bu bağlamda da bu ülkede kan akmamasını isteyen herkesin Emniyet'e tam destek vermesi gerekiyor...
Başbakan'ın emrindeki MİT bu barış ve çözüm sürecini başarıyla neticelendirdi...
Şimdi Başbakan'ın emrindeki Emniyet'in PKK'nın yerine göz diken illegal yapılara göz açtırmaması gerekiyor...
Bu şekilde iki güvenlik kurumunun birbirini tamamlaması ve koordineli çalışması şart...
Kurumsal çatışmalar bu ülkeye hep zarar verdi...
"Başbakan'ın emrindeki"
sıfatını özellikle kullanıyorum...
Bu ülkede MİT de Emniyet de TSK da tam anlamıyla sivil otoritenin yani Başbakan'ın emrinde olduğunu bir saniye bile unutmadan çalışırsa birçok sorunumuz çözülür...
Bu kurumların kendi başlarına politika belirleme imtiyazı yoktur...
Birbirilerine çelme takma hakları da yoktur...
Bu böyle biline...