Her işin bir zorluğu var tabi ama alışverişe son derece düşkün olduğumuz ülkemizde tezgahtarlarınki daha farklı.
1. Artık klasikleşen "Bunun devamı yok mu?
Hangi mağazalarda var? Hiç mi yok?" soruları.
Müşteri asla bir ürünün kalmadığına inanmaz.
Kesinlikle depoda bir yerde o ürün saklanıyordur.
2. Ne kadar self-servis bir mağazada da çalışsanız saatlerce ilgi isteyen müşteriler.
Bir de kişisel prim olduğunu düşünüp seni zengin edicem havasına bürünürler ya...
3. Yeni topladığnızı gördüğü halde her yeri dağıtan müşteriler.
Bir de kapanış yaklaştıysa daha da sinir bozucu.
4. Bir müşteriyle ilgilendiğinizi gördüğü halde ısrarla soru soran müşteriler.
Özellikle bayram arifeleri sayı 5'e kadar çıkabiliyor.
5. Sabahcıysanız eğer AVM daha açılmadan oluşan sırayı görmek.
Hep merak ederler, sabah uykusundan daha çekici gelen şey nedir diye. Bazen aynı insanları neredeyse haftanın her günü görürsünüz.
6. Kabine sayısız ürünle giren müşteriler.
Genellikle de bu ürünlerin çok azı veya hiçbiri satın alınmaz. Geriye dağıtılması gereken yığınla kıyafet kalır.
7. Bitmiş içeceklerin kutularını çöpe atmak yerine müsait bulduğu bir yere koyan müşteriler.
Çünkü onları çöpe atmak çalışanların görevidir.
LÜZUMSUZ BİLGİLER
Tenisçilerin Wimbledon'da küfür etmesi yasakmış.
Bu yüzden hakemler neredeyse bütün dillerdeki küfürleri bilmek zorundaymış,
TESPİTLİ YORUM
Para ile saadet olmazmış.
Aşkım sinemaya gidelim mi?
Aşkım bir şeyler yiyelim mi?
Aşkım bir şeyler yapalım mı? Sanki bunları devlet karşılıyor.
NE KADAR OLDU?
Hatay'da 'başkasıyla evlenmesin diye' sevdiğinin nişan kıyafetini çalan 17 yaşındaki genç gözaltına alınalı 2 YIL OLDU
AlkışlıYorum
Babam anneme evlilik yıldönümü sürprizi hazırlamış.
Damla sakızlı bir tatlı yapıp üzerine "Seni seviyorum karıcım" yazmış tarçın ile. Ama yemek yapmasını bilmeyen babam, damla sakızı yerine kabızlık yaşayan annemin müshillerini tatlıya eklediği için romantik geçmesi gereken gece tuvalet sırası kovalamakla geçmiş. Şu anda otuzuncu yıllarını tatlı bir tebessüm ve karın ağrısıyla geçirmekteler.