Yaşasın Türk kahvesi

Atalarımızdan gelen geleneklerle Türk kahvesi bu güne kadar gelmiş.
Peki Türk kahvesini sevmeyen var mı? Belki tercih etmeyen vardır ama sevmemek mümkün mü? Peki neden bu kadar kıymetli Türk kahvesi? Belli başlı sebeplerini sizler için derledik.
Türkiye'de hiç yetişmeyen bir üründen dünyaca meşhur bir lezzet yaratmanın gururunu yaşattığı için.
Arkadaşlarla hararetli sohbetler yaparken mükemmel bir refakatçi olduğu için.
İnanmasak da bize gelecekten harika haberler getirdiği için.
Kız isteme ritüelinin vazgeçilmez bir parçası olduğu için.
Sabah acil işleri yoluna koyduktan sonra biraz nefes alma şansı verdiği için.
Ve iş yükünün azaldığı mesai saatlerinin mükemmel rahatlatıcısı olduğu için.
Zengin, fakir ayrımı gözetmeden herkese aynı zevki tatma şansı verdiği için.
Pişerken yaydığı kokuyla burnumuza da bayram ettirdiği için.
Birbirinden güzel kahve fincanları için.
Yanında ikram edilen bir bardak suyun anlamı, gül kokulu lokumun tadı için.
Höpürdetilerek içilmesi makbul olduğu için.
Közde, kumda, ocakta, mangalda, makinede pişlirilebildiği için.
Pişirmesi son derece kolay, pişirme ve tüketme süresi çok kısa olduğu için.
Son yudumunda ağza gelen telvenin bıraktığı buruk ve mayhoş tat için.
Her ortamın içeceği olduğu için.
Güzel bir yemeğin ardından keyfi tamamlamaya en çok yakışan içecek olduğu için.
Hiç aklımıza gelmeyecek onlarca faydası olduğu için.
Bonus: Ve tabii ki kırk yıl hatırı olduğu için.
onedio.com
GERÇEK KESİT
Restoranda yemek yiyen yaşlı adam kendisine sataşan üç motosikletliye harika bir ders vermiş. Paul ismindeki 91 yaşındaki adam restoranda yemek yerken içeriye üç motosikletli girer. Paul gelen kişileri selamlar. Kahvesini içip elmalı turtasını yemeye devam eder.
Olanlar olur. İlk motosikletli yaşlı adamın masasına gelip tek kelime etmeden sigarasını turtasının üstünde söndürür. Sonra masasına geri döner.
İkinci motosikletli de adamın masasına gelir ve tabağına tükürür.
Sonra o da masasına döner. Üçüncü motosikletli adamın masasına oturur.
Tabağını alıp yere fırlatır. Tabak paramparça olur. Gülümseyerek masasına döner. Paul tek kelime etmeden hesabı öder ve mekânı terkeder. Motosikletlilerden biri garsona, "Şu yaşlı adam da adam değilmiş. Tek kelime edemedi" der.
Garson güler ve şunu söyler: 'Adam mı değil mi bilemem ama iyi bir tır şoförü olmadığı kesin. Bakın dışardaki motosikletleri nasıl ezdi'
ALKIŞLIYORUM
"Oğlum neden düz durmuyorsun?
Yediğin önünde yemediğin arkanda, bahçe ise bahçe; park ise park, oyuncak desen oda dolusu, daha ne istiyorsun?" dedim; "Aşık olmak istiyoyum" dedi...
Bu çocuk yüzde 100 benden; eminim.