Fenerbahçe dün akşam kağıt üzerinde maçın mutlak favorisiydi..
Herkes tarafından maçın galibi ilan edildi Fenerbahçe, hem de tarihi farklar telafüz edilerek...
Ama gördük ki maç oynanmadan kazınlmıyordu.. Maç başladığında tribünler her zamanki gibi müthiş bir tezahürütla takımlarını desteklediler..
Ancak ters giden birşey vardı..
Fenerbahçeli futbolcular yerine Sarı-Kırmızılı formalar rakip kaleye yüklenmeye başladı. Maçın hemen başında kaleci Volkan'ı geçen Pino, topu kaleye yuvarladı ancak Gökhan Gönül topu çizgi üzerinden çıkarmayı başardı... Fenerbahçe Galatasaray'ın ikinci net pozisyonu da geçikmedi. Pino'nun müthiş şutunu bu kez Volkan çelmeyi başardı.. Neill'in ceza sahası dışından vurduğu şutu ise Volkan güçlükle çıkardı...
Dikkat derseniz ilk yarıda Fenerbahçe'nin bir pozisyonundan bile bahsetmiyorum. Çünkü yok. İlk 45 dakikata Galatasaray oynadı bizle beraber Fenerbahçeli futbolcular da onları izledi...
Nasıl oldu da daha düne kadar dökülen Galatasaray hele hocasını kaybeden Galatasaray bu kadar istekli ve arzulu oynayabiliyordu hem de ezeli rakibin mabedi Şükrü Saracoğlu Stadı'nda.. Hagi'nin gelişi belli ki takıma br ruh kazandırmış..
2-3 gün içinde kendi oyun felsefesini sistemini orturmak için tabii ki de yeterli süre değil ama birşeyler yapmış futbolculara... Bir de Hagi'nin kendisi sahada olsaydı demekten de kendimi alamadım...
Rijkaard sezon başından beri kullanmadığı Pino ve Elona dün harikaydı.. Sanki takıma yeni gelmiş ve kendilerini ispat etme çabası içindeydiler.
Fenerbahçe'li futbolculardan da Niang'ı çok beğendim. Adam yıkılmıyor.
Aldığı her topu olumlu değerlendiriyor.
Eme Belözoğlu ve Alex'den dün daha büyük beklenti içindeydim..
Sonuç olarak, maçın her zaman kağıt üzerinde değil sahada kazanıldığnı ıbir kez daha görmüş olduk.