Dünya ekonomisi kademeli fakat düzensiz bir toparlanma gösterse de düşük büyüme süreci devam etmektedir. Türkiye, dünya ekonomisinin en zor döneminde dünya ortalamasının üzerinde büyümeyi başardı. 2002 yılında kişi başı milli gelirimiz 3.492 dolar iken, küresel krizin ortaya çıktığı 2008 yılında kişi başı milli gelir 10.444 dolara yükseldi.
Türkiye, küresel kriz sonrası dönemde Çin ve Hindistan ile birlikte dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer aldı. 2002-2006 yılları arasından büyüme ortalamamız yüzde 7.2 ve 2007-2013 yılları ortalaması ise yüzde 3.5 olarak gerçekleşti.
Dünya ekonomisi 2013 yılında yüzde 3.3 büyürken, 2014'te de bu seviyede büyümesi beklenmektedir.
2014'te dünya büyümesinde kayda değer bir artış beklenmemesinin nedeni, özellikle gelişmekte olan ekonomilerin büyümelerinde gözlenen yavaşlamadır.
2013 yılında yüzde 1.4 oranında büyüyen gelişmiş ekonomiler, 2014'te ılımlı bir şekilde büyümeye devam etmekle birlikte, bu ülkelerin büyüme performansları arasında ayrışma gözlenmektedir.
Büyüme tek başına elbette her şey değildir. Bu programda da geçmişte olduğu gibi büyüme kalitesinin iyileştirilmesi, daha iyi koşullarda istihdam, milli gelirden daha fazla pay alma ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi amaçlanıyor. ABD Merkez Bankası Fed'in piyasalara verdiği likiditeyi azaltmaya devam etmesi, küresel ekonomideki yeni dönemin ipuçlarını veriyor. Finansman maliyetinin arttığı bir ortamda kaynakların doğru kanallara tahsisi büyük önem taşıyor. Yeni OVP programının verdiği birinci önemli mesaj tasarruf. İkincisi, verimlilik. Üçüncüsü, yaşam kalitesinin iyileştirilmesine devam edilmesi. Dördüncüsü, yerli üretim daha da fazla desteklenecek. Son olarak da inovasyon ve Ar-Ge.