Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 7 Şubat 2017

Referandum bilinci

Nisan ayı gibi referanduma gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemini de içeren anayasa değişikliğini oylayacağız.
Son derece önemli bir referandum.
Türkiye'de uzun süren reformların son halkası olarak görüyorum. Ama sonuncusu da olmayacak. Daha bunun gibi kaderimizi etkileyecek bir sürü gündem maddesiyle karşılaşabiliriz.
Türkiye kendisi önemli değişimler geçirirken, siyasi ve hukuki düzeni de buna göre evrilecektir.
Anayasa değişiklik paketi konuşulurken çok sayıda gündem maddesi açıldığına şahit olduk. Gazetelerde televizyonlarda farklı farklı boyutlarıyla ele alındı. Zaten uzun süredir siyasal tartışmaların göbeğinde yer alan ve 15 Temmuz ile birlikte kendisi de aktif bir siyasal özneye dönüşen millet şimdi de anayasa değişikliğinin ince detaylarına hâkim olmaya başladı.
Zaman zaman halkımıza haksız hakaretler edilir. Kimisi bidon kafa dedi. Kimisi koyun dedi. Ama bunu söyleyenlerin dünyadan haberi yok.
Halkın siyasete dair bilgi ve bilincinin bu kadar yüksek olduğu bir toplum bulmak kolay değildir.
Bugün gidin Amerika'ya yapın bir araştırma ve görün halkın siyasete dair bilgisini. Bu konuda Türk milletiyle yarışamaz bile gelişmiş ülkelerin birçoğu.
Bu da toplumumuzun ne kadar dinamik olduğunun göstergesidir. Halkın bu işleri ne kadar önemsediğinin belirtisidir.
Aslında gelişmiş ülkelerde bu konulara eğilim azdır çünkü o toplumun temel meseleleri siyaseten çözümlenmiştir.
İstikrarlı bir yapı kurulmuştur. Siyasal işleyiş, hak ve özgürlükler belli derecede garanti altına alınmıştır. Bu nedenle bu ülkelerde seçim olduğunda katılım düşük olur. Bu ülkelerdeki siyasi partiler birbirine yakın söylem ve eylemlere sahiptir.
Vatandaşın siyasete ilgisi ve dolayısıyla siyasal bilgisi kısıtlıdır.
Ama Türkiye öyle mi? Son on yılda yüzyıllara karşılık gelecek dönüşümler geçirdi. Sadece siyaset değil, toplum da dönüştü. Ülkenin uluslararası angajmanları bile yeniden gözden geçiriliyor.
Bu yenilenme herkesi ilgilendiriyor.
Geleceğimiz kurgulanıyor. Ve vatandaş bu kurguyu anlamak ve yönlendirmek istiyor. 15 Temmuz'da nasıl bir bilinçle demokrasiye sahip çıktıysa, aynı siyasal bilinçle geleceğine de sahip çıkacak. Son on beş yıldır ülkenin geçirdiği evrimi nasıl anladıysa, bu anayasa değişikliğinin de ne tür sonuçlar doğuracağını gayet iyi anlıyor.
Bazı sohbetlerde dikkatimi çekiyor.
Hiç beklemeyeceğim bir arkadaş anayasa değişikliğinde meclisin fesih yetkisinin ne anlama geldiğine dair bile uzmanca analizler yapabiliyor. Tabii hiç ilgilenmeyenlere de rastlayabilirsiniz.
Fakat büyük çoğunluğun ders çalışır gibi konuyu önemsediklerini görmek mümkün.
Zaten Türkiye'nin sorunu hiçbir zaman halkının bilgisizliği ya da bilinçsizliği olmadı. Aksine Türkiye'nin asıl sorunu halkın bilgi ve birikimi ile uzmanların bilgi ve birikimi arasındaki mesafenin çok kısa olması. Yani halk fazla bilgili, uzmanlar az bilgili. Normalde olması gereken tam tersidir. Uzmanların halkın kavrayamayacağı bir birikime ulaşması beklenir. Ancak o zaman topluma bilmediği şeyler söyleyebilir.
Fakat bugün özellikle bu referandum mevzusunda vatandaş durumu ciddiye alıyor. Konunun uzmanları ne derse desin, kendi siyasal duruşuna göre bir pozisyon alıyor. O pozisyondan da kararını verecek. Son derece bilinçli. Son derece siyasal.
Bernard Lewis özellikle Müslüman Ortadoğu halklarıyla alay etmek için, Arapça, Farsça ve Türkçe'de vatandaş (citizen) kavramının olmadığını, "vatandaş" kavramının sonradan üretildiğini söyler. Yani Lewis'e göre cahil Müslümanların siyasal bilinci yoktur. Onlar vatandaş değildir. Fakat bu gün Türk halkı tam da vatandaşlık bilinci içerisinde ediyor. Trump'ı seçen Amerikalılara ders verircesine.
Yabancı düşmanlığı yapan partileri destekleyen tüm Avrupalı halklar da bundan kendi paylarına düşeni alabilir.