Kargalar ceviz ağacının dallarında kalan son cevizleri parke yollara atıyor, kırılan cevizin içini bir çırpıda boşaltıyorlardı.
O sırada "kargalar bizden akıllı" dedi yoldan geçen bir adam.
50'li yaşlarda elinde tasmasıyla bir süs köpeğini gezdiriyordu.
"Belki de bizlere ceviz kabuklarının sırrını anlatmak istiyorlardır" dedim, "çünkü akıl bizlere sunulanın dışındadır!" Adam itiraz etti, "onlar sakladıkları yiyeceklerin bile şemalarını bilirler!" "Ama bu mevsimde cevizlerin içinin boş olduğunu bilmiyorlar" dedim.
Süs köpeği fena halde çığırtkanlık yapıyordu da bu kez köpeğini işaret etti, "bu köpekler de çocuklardan akıllıdır." "Çocukları pek hafife alıyorsunuz" dedim de adam oralı olmadı.
***
"O zaman onlara bir laptop hediye edelim" dedim, adam sadece gülümsedi.
***
Kargaların "leş peşinde" koştuklarını kendisine hatırlatırken, "ben karıncaları tercih ederim" dedim.Aramızda "canlı" bir tartışma başladı.
Adam kargaların zekasına yönelik destek hattı kurdu, bu kez de filleri koz olarak kullandı. "Filler de kargalar gibi zekidir!" Hayvanların zekalarına olan saygımı belirtirken, çocukları aşağılamanın gereksizliğine itekledim adamı.
Şiiri bırakıp resme başladım. "Tek sıra halindeki karıncaların anlattıklarını ya duymak istemiyorsunuz ya da karıncaları pek sevmiyorsunuz!" Verdiği cevap içler acısı; "elle tutulmayacak kadar küçücük hayvanların aklından ne olur!"
***
"Orman yangınlarında bütün hayvanlar kaçar" dedim "ama karıncalar çaresizce beklemez, toprağı kazarlar.Kazarlar yine kazarlar." Adam içi boş çürük cevizlere bakıyordu o sıra, ben devam ettim.
"O yüzden yangın söndürmenin tarihini de karıncalar yazarlar hortumu olan filler değil."
***
Birden yağmur başladı. Kargalar çekip gitmişti biz de muhabbetin sonunu getirdik.
Adam teşekkür ederek evine yol aldı.
Muhabbetin başındaki "kargalar bizden akıllı" sözcüğüne mahsuben kendi kendime, "kargalar beşe kadar saymayı bildikleri için akıllı sayılıyor" dedim.
Tam o sırada bir anne bebek arabasıyla yanımdan geçerken bir fısıltı duydum.
Arabadaki bebek şövalyelerden biri çisil çisil yağan yağmurun tanelerini sayıyordu. "73, 74, 75..."
Mutluluk Takvimi
Çocuk konulu fotoğraflar çek.
Marka giyinenlere özenme.
Hazıra konma, emek ver.
İhaneti bağışlama.
Silindi aşkımın
Alın yazısı
Boynumu bükmedi
Bıraktığın yük
Sakın gururlanma
Sevildin diye
Senin aşkın benim
Kalbimde büyük
Aşkın kanunu böyle
Her ayrılık ağlatır
Küçük insanlar bazen
Büyük izler bırakır
Büyük yalanlarınla
Otur gönül tahtında
Benim haklarım saklı
Sana Allah katında
Hakkı YALÇIN
Dizi oyuncularına sanatçı deniyorsa o ülkede sanat linç edilmiştir.
Karamsar!
Bazen neden yaşadığımı düşünüyorum bazen de neden hala ölmediğimi.
"Hayatın yalan kısmını hallettim de kalan kısmını ne yapacağım?" diyorum.
Bir deniz kıyısında ölmek isterim güneş batarken.
Güneşi doğarken yakalamakla batarken yakalanmak gibi.
Belki de şairler böyle ölmeli.