Her hikayenin kahramanları.
Eskişehir Odunpazarı'nda 50 yıldır evinde elektriksiz yaşayan Hesna Uslu'nun bir mektubuyla başlar hikaye.
91 yaşındaki Hesna nine sabahları çiçekleriyle konuşur da, güneş batınca evine çöken karanlıktan bıkmıştır artık.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazar.
"50 yıldır karanlıktayım!" Hiç kimse boş yere hizmetin sembolü olmamıştır.
Bu hizmeti onurlandırmanın ödülünü ödülünü yıllardır halktan alan Tayyip Erdoğan'a yazılan mektubun karşılığı iade-i vefa olur.
Nar yürekli adam mektubu okuduktan sonra, ışıkların anonsu gereken yere ulaşır.
***
İkinci kahraman adını yazdırır Hesna ninenin hikayesine.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak.
Sessiz harflerin mutluluk şarkısını yazan adam.
91 yaşındaki Hesna ninenin evine tez elden elektrik bağlanır.
50 yıl sonra ışığına kavuşan Hesna nine haykırır.
"Meğer daha önce hiç yaşamamışım." Bu kez 91 yaşındaki ninenin vefasına tanık oluruz.
"Berat oğlumu çaya bekliyorum." Bu davetiyle, belki vefayla birlikte sıcak bir gerçeği paylaşmak istemiştir Hesna nine.
"50 yıl sonraki mutluluğumu hissetmek için yanımda olmalısınız."
***
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, cam kenarındaki yalnızlıkların ninesini Odunpazarı'ndaki evinde ziyaret eder.
Ninenin ayakları kadar ufak bir odada koca bir ışık salkımı.
Berat Albayrak ninenin elini öper, kendi yüreğinde de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın nezdinde de hayır dualarını kabul eder, çayını içer.
Yaşlı bir insanı mutlu etmenin huzurunu çeker içine. Hesna ninenin gözlerinden bakarken dünyaya.
***
Mutlu sonla biten bir hikayedir bu.
Bazı mektuplar şişenin içine konmuş da, denize atılmış gibi farz edilir. ya...
Oysa yürekten yazılan her mektup sahibine ulaşır.
O mektubun muhatabı olan insanların yürek zenginliği de, mektubu yazana ulaşır.
Böyle bir mektuba karşılık vermek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın da gururudur.
***
O yüzden elle yazılmış mektupların kendiliğinden oluşur hikayesi.
Onlar el emeği göz nurudur.
BAŞKA SÖZÜM YOK!
Çocukluğumuzun o tahta radyoları buğdaydan ekmek yapardı.
Şimdi televizyonlar pireyi deve yapıyor.
O radyolar kıt kanaat işini yürütürdü.
Bu televizyonlar saman altından su yürütüyor.
O radyolar ilk yardım çantasıydı, kan aranıyor anonsu.
Şimdiki televizyonlar insanlara şiddet aşılayan vahşet anonsu.
Başka sözüm yoktur!
MUTLULUK TAKVİMİ
Ne kadar kapansa da
Kanar bazı yaralar
Beni anlamasan da
Şarkılar halden anlar
Keman dertli ben dertli
Sanki ağıt dinlerim
Yaylı tambur telinde
İnim inim inlerim
Seni bu kadar sevmesem
Bu kadar özlemezdim
Şarkılar da olmasa
Kendime gelemezdim
Hakkı YALÇIN