Şimdiki zamanın renkli gerçeklerine bakınca, yürekli düşlerin yeniden büyüme ihtimalini sıfırlıyorum.
Geçenlerde önüme çıkan bir babayla kısa yollu sohbetim oldu da. "Çocuklar için bütün sokakları maviye boyamak isterdim" dedi. "Yarın sabah boyamaya başla" dedim. "Mümkün değil dedi, "Artık cümlelerimi bile mavi kuramıyorum!"
Doğru yolculardan yanlış cümleler duymak şaşırtmıyor beni.
Umutsuzluklarımız tavan yaptığı için belki.
Her ne kadar gerçeklere gözlerimizi kapatsak da.
Farkında olmadan şahit yazılıyoruz birbirimize.
Ne önümüz aydınlık.
Ne gözümüz aydın!
Burası Brütuslar ülkesi..
Birileri sırtından vuracağı Sezar'ını arıyor.
Birileri hala üzerine bir karanfil koyabilmek için, kaybedilen oğlunun mezarını.
Her sabah kirlenmek için başlanan hayatta.
Sadece duş alarak temizlenmek mümkün olsaydı keşke.
Geçti o devirler!
Bir lokantaya girerken aile salonlarını seçmekle.
Başka ailelerin hakkını yemek arasındaki çelişkiyi kim açıklar?
Hangi babayiğit?
Kurduğum cümlelerin içindeki gizli özneleri fark eden okuyucularım vardı.
Emekli öğretmenlerim, uyanmak için kitap okuyan emekli işçilerim.
Gözlüklerinin camlarında harflerim kalmış mıdır acaba?
Hayatım boyunca siyaseti sevmedim.
Bildiğim tek siyaset. "Şerefli bir düşmanı.
Şerefsiz bir dosta tercih ederim!"
Bu fotoğrafları çocukluğumda biriktirdim.
Ölene kadar siyah beyaz kalacakları.
Kuvvetle muhtemeldir.
***
İşkence utancı
2004 yılından önceki işkencelerin dosyaları kapanacak.
İşkencenin en görkemli yılları.
İnsanlık suçlarının en büyük utanç yılları.
O işkenceciler zaman aşımına uğrayacak.
Nasıl da güzel bir çıkış yolu.
İnsanların gölgelerini takip eden sistem, işkenceciler için "takipsizlik" kararı verebiliyor.
Bunun adı hukuk.
Değişen Türkiye'nin değişmeyen gerçeklerinden birine daha bakın.
İşkencenin bu ülkede vitrinden inmeyişi sebepsiz değil.
Mutluluk Takvimi
Ağlayan çocukların
Gözleriyle bakardık
Birbirimize
Hüzünle sarılırdık
Aynı dertten yaralı
Düşlerimize
Kalbimle başım dertte
Bırak aşkı öğrensin
Belki de bu şehri
Sevme sebebim sensin
Şimdi tam zamanı
Bu kadere karşı
Duracak kadar
Değişmeliyiz
Bu bir itiraf anı
Yaralarımızı
Saracak kadar
Sevişmeliyiz
Hakkı YALÇIN