Dünyaya kendini kabul ettiren görkemli bir Türkiye fotoğrafımız var.
Ekonomide büyümenin her halini gösteriyoruz.
Barış adına önemli adımlar atarak, yeni bir tarih yazmaya yol aldık.
Peki ya demokrasi?
Yabancı bürokratların bizler için söylediği bütün güzel sözcükleri çerçeveye yerleştiriyoruz da, Türkiye'nin özgürlükler alanında geri kaldığını söyleyenleri niye ciddiye almıyoruz?
Biz gerçek bir demokrasiden yoksunuz.
Bunu niye kabul etmiyoruz?
Ve neden özgürlük ülkesi olamıyoruz?
Bu bir trajedi değil mi?
Sadece kendi düşüncelerine aşık adamlar ülkesiyiz.
Tahammül ve sabır gücü sıfırın altı.
Hak arayanlara mutlaka suçlayıcı bir kulp takılıyor.
Ya da hapse tıkılıyor.
Demokrasinin nimetlerinden yararlanacak insanlar seçiliyor, hukukun önünde eşitlik ilkesi yok.
Gerçekleri bile kabul etmiyoruz ki...
Bunun adı demokrasinin beyin ölümüdür!
Böyle anlayışla ülkenin dengelendiğini düşünenler var.
Onlar hayatın haksızlıklar üzerine kurulu olduğunu düşünenlerdir. "Dün bize, bugün size."
Ya da "Bugün bize, yarın size."
Allah özgürlüğü yaratmıştır, tutsaklık insanların işidir.
Demokrasi endişeyi yok eder, korkuyu siler.
Karanlıkların derinliklerini aydınlatan bir fenerdir.
Demokrasi katıksız adalettir.
Eğer haksızlıkların sıradanlaşmasını istemiyorsak.
Gerçek bir demokrasi ve özgürlük için yanıp tutuşmalıyız.
Yoksa, hepimiz bu haksızlığa tanıklık etmekten başka bir şey yapmamış olacağız.
Ki, bu da bir suçtur!
En azından geleceğimize ve çocuklarımıza ihanet suçu!
* * *
GAZLAMA İSTASYONU
Medyada şimdi Nurgül Yeşilçay'ın erotizm kokan filmini gazlama seansları başladı.
Nerde o eski sanat ruhu?
Nerde o gerçek sanattan yana gazetecilik anlayışı?
İnsanları popüler yapmak için ellerinden geleni ardına koymayanlar, gerçek sanatçıları ölünce gazetelerine basıyorlar.
Yozlaşmanın bütün kollarını toplumun boynuna dolayanlar, yarattıkları eserlerle de gurur duyuyorlar.
Metin Serezli ölmese, yaşadığından haberleri bile olmazdı emin olun.
* * *
İyi ile kötü çok zaman yan yanadır.
* * *
İnsanları dinlemek için yasa çıkartılan bir ülkede, demokrasinin sesini duyabilir misiniz?
* * *
13 Mart 2013
Mutluluk takvimi
* * *
Bu ayrılık kim bilir
Bizden neler alacak
Bu yangın gecelere
Alışana kadar
Anılar her fırsatta
Kapımızı çalacak
Yeni bir hayata
Karışana kadar
Yarım kalan aşkların
Hikayesi çok derin
Suç ortağı olduk biz
Verdiğimiz sözlerin
Bu aşkın adı yaralı
Dilim hala dualı
Bir daha ne zaman
karşılaşır
İki kadersiz sevdalı
Hakkı YALÇIN