Tarihi 16 Şubat 2011

Deli sevda

İbrahim Üzülmez'in, delice sevdiği Beşiktaş forması vardır. İbrahim Üzülmez'in taraftarların gönlünde ayrı bir yeri vardır.
Ama yükümlülükleri de vardır.
***

Adı kaptan da olsa, kimsenin yumruk atmaya hakkı yoktur.
Küfretmeye de...
Ne yazık ki, İbrahim Üzülmez'in Beşiktaş'tan gönderilme sebeplerini oluşturan iki çirkin eylem de ona ait. Üzülmez, Beşiktaş'a deli olmakla, cahil olmak arasında sıkıştığı için gitti.
Deli sevdaların sonu bellidir.
***

Kalması gerekir miydi derseniz.
Bu sevginin, verilen emeklerin karşılığı bu olmamalıydı.
Hataların da insanlara ait olduğunu belirten bir özürle, sezon sonuna kadar kadro dışı bırakılması da bir çözüm yolu olabilirdi. Ama Beşiktaş'ı biz yönetmiyoruz ki.
***

İbrahim Toraman kaldı.
Beşiktaş Yönetimi, bütün futbolcuların gözünün önünde gelişen bir olayda, eğer suçlu bulsaydı Toraman'ı da takımda bir dakika tutmazdı.
Ama kıyısından da olsa, onu taraftarın önüne atmakta sakınca görmediler.
Bir takımın, futbolcusuna sahip çıkmayan teknik adamından daha berbat bir rakip yoktur. Hatırlatırım.
***

Haftanın en çok eleştiri alan adamlarından diğeri de Kayserispor kalecisi Volkan Babacan.
Fenerbahçe'den yediği iki gol de, berbat kaleciliğin ürünüydü.
Bütün kaleciler öksüzdür.
Bütün kaleciler hatalı goller yer.
Ama o golleri kiralık kaleci sıfatıyla yerse, ömür boyu mahkumiyet yer.
Sanki Galatasaray ve Beşiktaş'ın kalesindeki yerliler, Volkan'dan farklı goller yiyormuş gibi.
***

Tartışılan adalete gelince...
Futbolda demokrasi yokmuş da kural varmış ya...
Düşündüm de... Demokrasinin olmadığı memleketlerde, kuralların lağvedilmesi için sebep çoktur.
Birileri geçen hafta hakemlere kimi işaret etmişti? "Bursaspor'u..."
Başka sözüm yoktur.