Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 25 Mart 2023

Beş çayı

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray'daki ikinci KATOLİK isimdi. Öncesinde John F. Kennedy vardı. Kennedy, KÜRESEL DÜZLEMDE ALMANYA'yı DENGENİN diğer tarafında görmek istiyordu. Bu derin devlete tersti. Tasfiye edildi. Biden seçimlerde Trump'ı geçip zafer kazanınca, acaba o da Kennedy gibi mi yapacaktı? Merak edilen buydu. KÜRESEL EKOL'ün önemli bir ismiydi. Yılların siyasetçisiydi. 31 yaşından bu yana ABD DERİN DEVLETİNİN içindeydi. Ancak kendisinden bekleneni yapmadı. Hatta tersini hayata geçiriyordu. Başkan Biden, ilk resmi ziyaretine İNGİLTERE'den başlıyordu. G-7 için ADA'ya geçen Biden, CORNWALL kasabasındaki G-7 zirvesine katılıyordu. Kraliçe ile görüşmek, yapılması gerekenlerin ilk sırasındaydı...

ABD Başkanı Joe Biden ve Eşi Jill Biden, İngiltere'deki G7 Liderler Zirvesi'nin ardından İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ile Windsor Kalesi'nde bir araya geldi. Kraliçe ile çay içti. Asıl önemli olan, magazin basını dışında kimsenin önem vermediği bir cümleydi! Biden çaydan sonra sorulara verdiği cevapların birinde "Bana annemin görünüşünü ve cömertliğini hatırlattı" ifadelerini kullandı. Biden, aralarında çok yaş farkı olmamasına rağmen KRALİÇE'yi anne olarak görüp KÜRESEL DENKLEMİ ifşa ediyordu. Sonrasında da Brüksel'e geçip NATO ZİRVESİ'ne katılıyordu. Zaten üç beş ay sonra Rusya UKRAYNA'ya girecek, NATO Trump'ın sildiği itibarı ve gücü geri kazanacaktı... Bu arada Biden ve eşi, Cornwall'deki yemeğe geç gelerek KRALİÇE'yi bekletiyor, protokol kurallarını eziyor ve "Seni seviyoruz ancak patron biziz" mesajı veriyordu. Bu ziyaret bile ABD'nin AUKUS'ta da gördüğümüz gibi AVRUPA ile değil İNGİLTERE ile yürüyeceğini göstermeye yetiyordu. Biden DEMOKRAT olarak geliyor ancak CUMHURİYETÇİ çizgide ilerliyordu.

Devam...

Amerika Birleşik Devletleri'nin bu yıl ikincisini düzenlediği Demokrasi Zirvesi'ne 120 ülke katılacak. Fakat Biden yönetimi iki NATO müttefiki olan Türkiye ve Macaristan'ı gelecek hafta yapılacak zirveye davet etmedi. Zirve, dünya genelinde yükselen "otoriter yönetimler karşısında demokrasileri güçlendirmeyi" hedefliyor. Washington'un Ukrayna savaşından dolayı, Rusya karşısında Türkiye ve Macaristan'ın desteğine ihtiyacı vardı. Aynı şekilde Finlandiya ile İsveç'in NATO üyeliği meselesinde de bu destek aranmaktaydı. Şarttı. Buna rağmen Biden DEMOKRAT şapkasıyla DAVET edemiyordu. AB'ye açıktan TERS düşmemek için... Ancak arka kapıdan ismini vermeyen bir yetkili, Beyaz Saray adına şunları söylüyordu: ABD iki önemli NATO müttefiki olan Türkiye ve Macaristan'la birlikte çalışmaya ve ilişkileri geliştirmeye sonuna kadar kararlı...

Hafızalarımızı tazelersek Erdoğan'ın da Viktor Orban'ın da ABD'nin bir önceki Başkanı Trump ile çok iyi ilişkiler kurduğunu hatırlamakta zorlanmazdık. Trump ile Orban'ın dostluğu HALA DEVAM ETMEKTEYDİ. Trump, başkanlığı bıraktıktan sonra geçtiğimiz yılın Ağustos'unda Amerikan Muhafazakârlar Birliği'nin yıllık konferansında boy gösterdi. İşin ilginç yanı dışarıdan pek lider davet edilmeyen KONFERANSIN onur konuğu Viktor Orban'dı. Beyaz Saray'a değil de Trump'a giden bir AVRUPALI lider sahne alıyordu. Orban birkaç gün öncesinde ABD'ye gidiyor ve Trump'ın malikanesinde ağırlanıyordu. Trump'ın Erdoğan'la da Putin'le de iyi ilişkiler içinde olduğu ortadaydı. Zaten Orban da, Erdoğan da DÜNYADA etkili olan EKOL'e SOROS üzerinden vuruyordu. Hatta Orban seçimlerde karşısında yer alan 6'LI MASA'ya karşı elini yükseltmek için ABD eski BAŞKANI Trump'ı ülkesine davet ediyordu.

Orban çok tartışılsa da KÜRESEL DENKLEME oturan çok açık ifadeleri vardı. SOROS tarafından okutulan Orban, "UKRAYNA'DAKİ SAVAŞI BİTİRECEK BARIŞ RUSYA ile UKRAYNA arasında değil RUSYA ile ABD arasında yapılmalı.." diyordu. Ve ekliyordu: Mümkünse ABD adına masada Trump olsun...

Aslında taraflar belliydi. Macaristan'daki seçimlerde de bu görüldü. Birbirine pek de yakın olmayan 6 PARTİ ORBAN'a karşı ittifak kurdu. Yenildi. 14 Mayıs'a giderken AVRUPA'nın her şartta desteğini sunduğu sunacağı 6'LI MASA, Paris-Berlin hattının kesinlikle tasfiyesini istediği ERDOĞAN'a karşı... ABD Başkanı Biden, kişisel olarak 6'LI MASA'nın yanında olmak isteyebilir. Erdoğan'ı kendisine uzak bulabilir. Ancak KÜRESEL POLİTİKALAR açısından, kurulan KURGU açısından Erdoğan'a açıktan cephe alamazlar... Almayacaklar da...

Birkaç gün önce "AVRUPA BİRLİĞİ TÜRKİYE'DEKİ SEÇİMLERE NASIL BAKIYOR" klişesiyle bir analiz yayınlandı. Çalışmanın bir yerinde ismini vermeyen üst düzey bir AB YETKİLİSİ "Türkiye'de AB Erdoğan'a gizli destek veriyor söylentileri var. Duyuyoruz. Bu saçmalık. Avrupa'daki herkes Erdoğan'ın bir an önce gitmesini bekliyor..." diye görüş bildiriyordu.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise her fırsatta AB'yi bir şekilde hedef gösteriyordu. Kılıçdaroğlu bir süre önce Washington'da 4 gün geçirmiş ve Johns Hopkins Üniversitesi'nde gençlerle buluşmuştu. Orada da gelen bir soru üzerine "CHP'nin stratejik hedefi AVRUPA BİRLİĞİ'dir. Onlar bize şunu yapın bunu yapın demeden biz gerekeni yapacağız" diye konuştu.

6'lı MASA'ya uzaktan bakıldığında PARA POLİTİKASI ve NATO'ya bakış dışında AK PARTİ'den çok farklı bir yönü yoktu. EKOL olarak elbette farklı bir yerdeydiler. Ancak mesela RUSYA politikası aynen onaylanıyordu. Ukrayna da... Bence büyük FARK BÖLGESEL MESELELER VE KÜRT KARTINDA mevcuttu... Bu da MASA'yı AVRUPA'ya zorunlu kılıyordu. Ya da AVRUPA'yı MASA'ya...

14 MAYIS'a bu dengelerle gidiyoruz... Yaklaşık 2 ay vardı. Belli ki önemli kırılmalar daha yaşanacaktı...

NOT: Fatih Erbakan AK PARTİ ile görüşmelerinde kendisi, kardeşi ve eniştesi için üç vekillik istedi. Doğaldı. Ancak yönetilemedi ve ayrılık yaşandı. Erbakan da BAŞKAN ADAYLIĞI için imza peşine düştü. Gerekli olan 100 bini bulamadı. Diğerleri bulacak mı emin değilim. Bu saatten sonra bulsalar da önemi yok. Bunlar gösteriyor ki SEÇİM YAPILMIŞ MİLLET KARARINI vermiş. Bunu görmek için 14 Mayıs'ı beklemek zorundayız.