Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 26 Kasım 2022

Küresel denklem

EN başından bu yana CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmayacağını düşündüm.
Ve bunu sık sık yazdım. Hala aynı fikirdeyim. İÇ VE DIŞ DENGELER açısından Kemal Bey'in değiştirebileceği pek bir şey yok. Hatta adayın da masanın dışından, ismi çok konuşulanlar listesinde bulunmayan biri olduğu kanaatindeyim.
Haziran 2023'teki seçim sadece bizi değil dünyayı da ilgilendirmekte.
Rusya-Ukrayna savaşı ile başlayan türbülans devam ederken Türkiye'deki seçimler asla ve kat'a sadece bizi ilgilendiriyor olamaz. Kutuplaşma ile dengenin yeniden kurulduğu günlerden geçerken bir GÜÇ Türkiye'nin ERDOĞAN'la devam etmesini isterken diğer taraf da 6'lı masanın TAZE, İSMİ YIPRANMAMIŞ bir isimle sonuca gitmesini isteyecektir.
Neden mi?
Açalım... Üst üste iki gün hem Boris Johnson hem de Merkel konuştu. İngiltere'nin 3 ay önceki Başbakanı Johnson savaşla ilgili konuşurken önemli detaylar paylaştı. Rusya, 24 Şubat'ta Ukrayna'ya girerken Britanya Başbakanı koltuğunda oturan Boris Johnson "Her türlü sağlam ekonomik nedenden dolayı Berlin uzun bir savaş yerine Kiev'in hemen yenilmesini istiyordu.
Her şeyin bir an önce bitmesi ve Ukrayna'nın çökmesi daha iyi olur düşüncesine sahiptiler..." diyerek şimşekleri üzerine çekti. Johnson, Fransa lideri Macron'nun ise Rusya'nın Ukrayna'ya gireceğini son ana kadar düşünmediğini söyledi. Yani iki büyük AVRUPA gücünün dolayısıyla AB'nin Rusya karşısındaki durumu bu!
Geçelim Merkel'e..
Der Spiegel'e konuşan Merkel "Görev süremin sonuna doğru dış politikadaki birçok konuda tüm yeni girişimlerime rağmen bir milimetre bile ilerleme kaydedemedim. Bu sadece Ukrayna için değil, Moldova, Gürcistan, Abhazya ve Libya için de geçerli. O anda Almanya için yeni yaklaşımların zamanı gelmişti..." diye konuştu. 2005 yılında oturduğu başbakanlık koltuğunda 16 yıl görev yapan Merkel "Başbakanlığım son dönemlerinde Ukrayna kriziyle ilgili müzakereleri organize etmek ve Putin'i etkilemek için yeterli nüfuza sahip değildim" itirafı da yaptı.
Moskova'ya yaptığı veda ziyaretine de değinen Merkel "O görüşmede Putin yanına Lavrov'u almıştı. Bu bana 'Siyaseten bittiniz' mesajıydı.
Çünkü her defasında baş başa görüşürdük" ifadesini kullandı.
İki liderin açıklamalarından RUSYA'nın büyük bir kararlılıkla UKRAYNA'ya girdiğini anlıyorduk! Belli ki hesaplar en ince detaylara kadar yapılmıştı.
Enerji Rusya'nın en büyük kozu AVRUPA'nın ise çaresizliğiydi.
ABD ise BAŞKANLAR düzeyinde KUZEY AKIM-2'ye karşıydı! Yani Avrupa'nın Rusya ile ortak bir kaderde buluşmasını istemiyordu. SAVAŞI tetikleyen motivasyon buydu! İngiltere'nin de buna katıldığı SIR değildi.
Putin'in işgal kararı Avrupa'yı çaresizliğe itti. Rus doğalgazının yerine koyacakları başka enstrüman da yoktu. ALMAN DERİN DEVLETİ yanlış ata oynuyor GELECEĞİ BİRLİKTE ÖRMEK İSTEDİĞİ Kremlin ile karşı karşıya geliyordu. Bu hamle ile ABD-AB-ÇİN-RUSYA eksenleri açığa çıkıyordu. Türkiye ile İngiltere Rusya'nın yanındaydı.
ABD zaten oyun kurucu olarak oraya park ediyordu. AVRUPA ve ÇİN aradaki RUSYA duvarına rağmen bu türbülanstan kurtulmak niyetindeydi. Durum kabaca böyleydi...
İşte bu gidişatın bozulması için OYUNDAKİ KİLİT ülke Türkiye'nin rolünün değişmesi şarttı. 6'lı masa bunun için kuruluyordu. Muhalefet 28 Kasım'da Ankara Bilkent Otel'de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi anlatacaktı.
Yapmayı düşündükleri ANAYASA değişikliğini de paylaşacaklardı..
6'lı masa üyeleri ya da masadaki partilerin sözcüleri HAZİRAN seçimlerini kazanacaklarını düşünmekteler.
Hatta kazandık gözüyle de bakmaktalar. Elbette siyaset kazanmak için yapılır ancak KÜRESEL DENGE bunu onaylıyor mu? Bakılması gereken ilk adres burası. 6'lı masa ile İKTİDAR arasındaki farkı anlamak için RUSYAUKRAYNA savaşındaki yorumlarına odaklanmanız yeterli! 6'lı masa genel itibariyle AVRUPA'nın yanında pozisyon alan bir çerçeve çizmekte.
Moskova'yı hem Ankara ile olan ilişkileri hem de UKRAYNA'da yaptıkları üzerinden eleştirmektedirler. Yani kabaca Berlin-Brüksel-Paris denklemine yakınlar.
İktidar ise AVRUPA'nın Rusya ile arasında köprü olarak kalsa da her olayda gücünü artırmaktadır.
Düne kadar "TEK ADAM", "PADİŞAH", "SULTAN" manşetleri atan AVRUPA basını şimdi sesini kesmiş durumda. Canlarını yakan, koca AVRUPA BİRLİĞİ'ni çökme noktasına getiren PUTİN ile sadece ERDOĞAN üzerinden iletişim kurabilmektedir. Bu böyle devam edecektir de...
Suriye'de karşılıklı uçakların düşürüldüğü, tansiyonun tavan yaptığı, neredeyse savaşın eşiğine gelen iki ülke şimdi AVRUPA'ya format atmaktadır. Meselenin özü de budur. Moskova ile Ankara'nın arasını bozmak için BÜYÜKELÇİ KARLOV'u infaz ettiren güç şu an için yenilmiş geri adım atmış durumdadır. O güce karşı ANKARA boş durmamış S-400'leri envanterine katmıştır...
İlişkiler hızla yön değiştirmiş savaş ile birlikte bambaşka bir yola girilmiştir. Savaş da Biden'ın gelmesini bekledikten sonra başlamıştır.
Eski Başbakanı Gerhard Schröder'in söylediği gibi Alman ekonomisi bir çıkmaza girdi. Bu sarsıntı tüm AVRUPA'yı etkiliyor ve etkileyecekti... Amaç da buydu zaten. AVRUPA'nın siyasi bir güç olarak dünya sahnesindeki rolü geri alınmaktadır. ABD bunu RUSYA üzerinden yapmaktadır.
Savaşla hayata geçirmektedir.
Ekonomik gücün getirdiği siyasi gücü budamak için enerji kriziyle titreyen bir AVRUPA istendi. O olmakta...
Enerji krizi, ekonomik gücü, o da siyasi etkiyi sınırlayacaktı...
AVRUPA'nın gücünün budandığı azaltıldığı bir dönemde Türkiye de seçime gidiyordu. Bu iklimde 6'lı masanın yani AVRUPA'yı hedefleyen oluşumun kazanma ihtimali ne kadar akla yakın ve yatkındı? AVRUPA kaybederken, Merkel kendi ağzıyla "gücüm azaldı" derken muhalefetin kazanma şansı olabilir miydi?
Anlaşmazlıklara rağmen KÜRESEL dengenin zarar görmemesi için ABD-RUSYAİNGİLTERE'nin anahtar rolü olan Türkiye'ye katkı sağlamaması mümkün müydü? Avrupa'nın kaybı için başlatılan savaşı muhalefetin bozmasına AB'yi güldürmesine ve derin bir nefes aldırmasına izin verilir miydi?
Katar da Suudi Arabistan da paralarla geliyordu, gelecekti.
Muhalefetin elindeki ekonomik koz da alınacaktı... KÜRESEL DENKLEM bunu getiriyordu.
Peki muhalefetin elinde geriye ne kalacaktı?
Düşünün bakalım...