Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 31 Mayıs 2022

Yeni birlik!

ÇOK sık yazdım... 2016 ileride tarih için çok önemli bir yıl olacaktı.
İçinden geçtiğimiz zaman diliminde bunu anlamak kolay değildi.
İNGİLTERE'nin BREXIT ile AVRUPA'ya veda etmesi bütün dehlizlerde sarsıntı meydana getiren bir hamleydi. Bu büyük çoğunluk tarafından bilinmiyordu. Ne anlama geldiği konusunda en ufak fikri olmayan koca bir kalabalık vardı. Bugün Rusya-Ukrayna savaşını, Türkiye'de ne olduğunu, olacağını, ne tür bir çekişme yaşanacağını, bölgenin nasıl bir türbülanstan geçeceğini ve KÜRESEL YARILMAYI, canlı olarak 2016'dan görebilirdik...
Çok uzun zamandır yazdığım konuları bugün YABANCILAR üzerinden götürelim... Hem sağlamasını yapmış oluruz hem de ülkemizin sonraki dönemlerini önceden yaşamış oluruz!
Bizlerde genel değerlendirme isimler üzerindendir. Biraz daha ileri gidersek olayları ele alırız. Sahneyi dolduran bütün figürleri görmez, neden-sonuç ilişkisine odaklanmayız. Bu zordur biraz... Kaçarız. Kolayı seçeriz...
İçeriden gidelim... Bir yanda AK PARTİ-MHP, diğer yanda ise tüm muhalefet bulunmakta.
Doğru mu? Doğru! Peki aradaki fark ne? Küçük tanımlar küçük ezberler dışındaki asıl fark ne? Neden ayrı duruyorlar ve neden bir araya gelemiyorlar! Böyle çok soru var...
CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin liderleri, dünkü dördüncü buluşmaları sonrası 10 maddelik Temel İlkeler ve Hedefler Bildirgesi yayımlandı. İnsan haklarından demokratik hukuk devletine oradan laikliğe kadar uzanan, okuyunca kimsenin heyecanlanmayacağı bir açıklama geldi...
Açıklananlar arasında konuyu özetleyen can alıcı bir madde vardı.
Son kısma bırakılmıştı.
"İtibarlı dış politika" tabelası altında "Türkiye'nin AB perspektifine odaklanarak, çok boyutlu dış politikayla ülkemizin demokratik dünyanın ve uluslararası kurumların saygın bir üyesi olması sağlanacaktır..." deniliyordu. Zaten önemli olan da burasıydı.
Şimdi ara verip DAVOS'a geçiyoruz. Tekrar döneceğiz...
İtalya'nın yüksek tirajlı Corriere della Sera gazetesi önemli bir habere imza attı. Ukrayna ile bazı AB ülkeleri arasındaki gerilimin Davos Ekonomik Forumu toplantılarına yansıdığını belirten GAZETE, İngiltere Başbakanı Johnson'ın Avrupa'daki kartları bozmaya çalıştığını duyurdu!
Neydi bu?
İngiltere Başbakanı, Avrupa Birliği'ne alternatif olarak yeni bir siyasi, ekonomik ve askeri ittifak sistemi öneriyordu.
Doğal olarak RUSYA'ya karşı denilen bu ittifak DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ İLE TÜRKİYE'yi de kapsıyordu.
Hatta Johnson'un bu fikri, KİEV'de ZELENSKY'ye de aktardığı ileri sürülüyordu. Johnson, "İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth)" gibi bir anlamda "Avrupa Milletler Topluluğu" öneriyordu!
Johnson'ın daha doğrusu DERİN İNGİLTERE'nin kafasındaki Avrupa Milletler Topluluğu modeli, İngiltere'nin liderliğinde Ukrayna, Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya'nın yanı sıra ileri bir tarihte Türkiye'yi de içerecekti.
Rusya saldırıyor, işgal ediyor, UKRAYNA AB'ye de NATO'ya da alınmıyordu! Daha sonra İNGİLTERE AVRUPA BİRLİĞİ'ni içeriden çözecek hamle yapıyordu! Rusya'nın saldırılarından sonra Londra sahne alıyor ve asıl hedefin Paris- Berlin hattı olduğu ortaya çıkıyordu. EN başından bu yana HEDEFİN AVRUPA BİRLİĞİ olduğunu söyleyen sanırım benden başka çok isim yoktu! Muazzam bir satranç oynanıyor herkes ya isimlere ya münferit olaylara bakıyordu. Oysa KÜRESEL BİR FIRTINA BAŞLAMIŞTI. Bunun da başlama vuruşu BREXIT ile yapılmıştı. Türkiye de aynı yıl AVRUPA ile arasına ciddi mesafe koyuyordu. Ve TÜRKİYE'nin de içinde yer aldığı KÜRESEL SİYASİ çarklar o tarihten sonra hızla dönmeye başlıyordu. Hedef AVRUPA BİRLİĞİ'ni parçalamak yok etmekti.
Unutmayın AVRUPA'nın zarar görmesi ışık hızıyla ÇİN'in zarar görmesi anlamına geliyordu. Aradaki BAĞ çok güçlüydü! Hatta Alman DER SPIEGEL "ALMANYA'NIN KORKUÇ ORTAĞI ÇİN" kapağıyla çıkıyordu bir iki gün önce! Düşünün!
Bütün bunlar ve çok daha fazlası 450 milyonluk AVRUPA'nın tek çıkış yolunun TÜRKİYE olduğunu gösteriyordu.
Türkiye ile ORTADOĞU'ya da UZAK DOĞU'ya da, AFRİKA'ya da ulaşabilirdi. Bu nedenle burada siyaseti yönlendirmek ve sonuç almak zorundaydı.
KÜRESEL BİR SATRANCIN MERKEZİ TÜRKİYE oluyordu. İçerideki siyaseti buradan okumak durumundaydık.
AK PARTİ-MHP karşısındaki EKOLÜ, BLOK'u "AVRUPA'nın 27 ÜLKESİ" diye okumak abartı olmazdı. Muhalefet AVRUPA'yı yaşatmak ve o ekolle yaşamak amacıyla siyaset yapıyordu. AK PARTİ-MHP ise sallanan AVRUPA'ya karşı... Aradaki fark bu kadar keskin olunca içerideki mücadelede sancılı oluyordu. Olayları ve isimleri bu şablona koyunca mücadele çok daha net olarak önünüze gelecekti. 6'lı masanın aday çıkaramamasından, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğinde Ankara'nın engeline takılmasına, Osman Kavala'ya verilen cezadan Kemal Bey'in SADAT'ın kapısına kadar gitmesine kadar tüm olaylara buradan bakın... Mücadele KÜRESEL, yansıması doğal olarak yerel...
Başkan Erdoğan'a kadar bu DENGE ile götürülen bir güç mücadelesiydi.
Erdoğan da AVRUPA'ya mesafe koyunca muhalefet birleşti. 6'sı 7'si bir araya geldi. Gelişmelere buradan bakmakta fayda vardı.