Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 7 Temmuz 2020

Akdeniz savaşı

BAZI olaylar, bazı adımlar çok şey anlatır. Kafanızda biriktirdiğiniz pek çok sorunun cevabını verir... Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın Libya'da etkisiz hale getirilen RUS helikopterinin önünde röportaj vermesi gibi... Türkiye'nin gücünün, ekseninin ve gittiği rotanın belirtilmesi açısından son derece anlamlıydı... AKDENİZ'i kaç zamandır yazıyorum! Çok önemli, daha da önemli olacak... HAFTER'e TÜRKİYE tarafından kesilen fatura aslında birden fazla ülkeye gönderilen faturayla aynıydı... Altında TÜRK İMZASI vardı... Akar söyleşi verdikten sonra VATİYYE ÜSSÜ vuruldu. Fransa yanına aldığı ortaklarla mesaj vermek istedi. Ancak TÜRK DEVLETİ'nin kararlılığı ortadaydı. Geri adım mümkün değildi. Bunu bir daha anlayacaklardı.
Ama gerilim de tırmanacaktı... Çünkü AKDENİZ yeni sistemin kalbi...
Devam...
Yeni yıla girerken çok fazla yazıldı, çizildi... İngiltere, Huawei'nin yeni nesil cep telefonu ağlarını kurmasına müsaade edeceğini ilan etti. Yani Çin'e "Gel istediğini yap. 5G ile donat her yeri" dedi. ABD'nin ısrarla "HAYIR YAPMAYIN" demesine rağmen...
Londra'nın adımı İNGİLTERE-ÇİN arasındaki ortaklığın en üst noktaya gelme durumuydu. 5G üzerinden yeni DÜNYA kurulacağı için son derece önemliydi bu açılım... Huawei üzerinden bile DÜNYA egemenlerinin SAFLARI NETLEŞİYORDU...
Aradan 3-5 ay geçti geçmedi... Şu an Londra'nın derinliklerindeki en önemli konu yine 5G ve Çin! Kraliçe Elizabeth için MI6 ile eş değerde olan National Cyber Security Centre (NCSC) yani Ulusal Siber Güvenlik Merkezi, tarihi bir adım attı. National Cyber Security Centre, İngiliz dijital İSTİHBARAT SERVİSİ olarak ün salan GCHQ'nun altında çalışır. GCHQ da Joint Intelligence Committee (JIC), Security Service yani MI5, The Secret Intelligence Service yani MI6 ve Defence Intelligence (DI) gibi kurumların altında çalışır. Aslında National Cyber Security Centre en temel taştır. Birlikte çalıştıkları GCHQ ile İngiltere'yi sırtlarlar...
National Cyber Security Centre'ın Başbakan Boris Johnson'a sunduğu raporda, "Eğer Huawei, İngiltere'nin 5G altyapısında hizmet sağlayıcı olarak yer alırsa, ülkenin anahtarı Pekin'e teslim edilir. Britanya'nın ulusal güvenliği tamamen ortadan kalkar. Huawei, Britanya için yüzde 100 riskli bir hizmet sağlayıcı" denildi. Başbakan Boris Johnson da Ocak ayında yapılan anlaşmayı fesh edecek. Çünkü Londra-Pekin ortaklığı Rothschild'in Waddesdon Malikanesi'nin isteğiydi. Buckingham Sarayı, bu ortaklığa itiraz ediyordu.
Çinli şirketi göndermek istiyordu.
Kraliçe II. Elizabeth, Covid-19 günlerinde defalarca görüştüğü National Cyber Security Centre Başkanı Ciaran Martin'den hep aynı sözleri işitti: "Ülkeyi işgal ediyorlar.
Buna nasıl sessiz kalabiliriz ki..." Kraliçe Elizabeth yapılan anlaşmanın risklerini istedi. Anlaşmanın hiçbir olumlu detayını görmek istemediğini belirten Kraliçe, hazırlanan raporu Boris Johnson'dan önce gördü.
Buckingham Sarayı, Huawei'yi işgal olarak görüyor. Londra'da bunlar yaşanırken ABD sessiz kalmadı...
ABD Ulusal Güvenlik Danışman Vekili Matt Pottinger, İngiltere'yi tehdit etti. Pottinger, "Huawei ile yapılan anlaşma, bizim yıllardır Londra ile yaptığımız büyük ortaklığın da sonu. Bu çılgınlıkta ısrar edilirse, Washington B planına geçer" dedi.
B planı, Washington'ın Londra'yı hedef alması. Londra buna karşı hiçbir adım atamaz. Çünkü Washington, 2 yıldır tamamen Londra'ya karşı hazırlık yapıyor.
İngiliz Kraliyet ailesi ile Rothschild ailesinin çatışma hali Washington'da umut olsa da sonuçlanmaması rahatsızlığa neden oluyor.
Buckingham Sarayı, Washington'la ortaklığı istiyor. Bunu işaret eden çok fazla detay var. Öte yandan Kraliçe de DERİN AMERİKA'nın Rothschild Ailesi'ne karşı çok keskin adımlar atmadığını düşünüyor. Elbette çok kritik noktalarda artık Rothschild ailesinin gücü yok. Ancak hala etkin oldukları da ortada. Huawei eğer Londra'dan gönderilirse, işte o zaman Washington istediğini almış olacak.
Önümüzdeki günler çok ama çok önemli. Boris Johnson düşük ihtimal olsa da Huawei ile ortaklığa 'devam' diyebilir. Ancak yüksek ihtimalle anlaşmayı bozacak. Net olan şu ki, anlaşma devam etse de etmese de Londra'da gerilim yaşanacak. Bazı yorumlara göre ROTHSCHILD
AİLESİ şok adımlar atıp Buckingham'ı karıştırabilir.
Saray'da değişim de şıklar arasında!
Bu olursa ardından ilk yapılacak şey National Cyber Security Centre Başkanı Ciaran Martin'i görevden almak olacaktır. Hemen ardından Huawei'den "BÜYÜK ORTAK" diye söz edilir...
İngiltere tarihinin en önemli günlerini yaşıyor. Alacakları ve uygulayacakları kararlar, onların yeni dünyadaki yerini konumlandıracak.
Londra tamamen iki parça.
Buckingham Sarayı da iki parça. Bir yanda KRALİÇE, bir yanda Prens Charles... Rothschild ailesinde de garip sesler çıkmakta... Bu sesler şimdilik çok yükselmese de "Amerika ile ortaklık" demekte... DERİN AMERİKA-KRALİÇE ELİZABETHROTHSCHILD-
ÇİN... Büyük oyuncu bunlar. Her yerde varlar. Dünyanın çatısındaki bu kavga Washington'da olduğu gibi, Londra'da, Paris'te, Berlin'de ve Ankara'da da var.
AKDENİZ ve LİBYA gerilimi de bu büyük kavganın yansıması... Başka DENKLEMLER olsa da Macron, Rothschild ailesinin önemli üyesiydi...
Türk firkateyninin Fransız savaş gemisini Türk kargo gemisini taciz ettiği için püskürtmesi ve NATO'nun gelip ANKARA'nın yanında olması sıra dışı bir adımdı... Biraz daha açalım... Savaşı derinleştirelim...
Libya'dan gidelim...
Kuzey Afrika'nın stratejik açıdan önemi çok fazla. ABD, Kuzey Afrika'yı Çin'in Afrika'nın içlerine sarkmasını sağlayan bir giriş kapısı olarak görüyor. O nedenle Akdeniz çok önemli. Sadece altındaki petrol yatakları için değil, "Çin'i kontrol altına almak istiyorsan, Akdeniz'de güçlü ol" felsefesi Washington için vazgeçilmez ilke. TANSİYONUN YÜKSELMESİNİN VE YÜKSELECEK OLMASININ nedeni de bu! ARAP BAHARI'nın da çıkış motivasyonu buydu aslında.
Çin'in yumuşak karnına ciddi bir darbeydi... Arap Baharı öncesi Çin bölgede çok güçleniyordu. Sonrasında en ağır darbeyi alan ülke oldu.
Çin, İpek Yolu ile kaybettiği Afrika ve özellikle Kuzey Afrika'da etkin olacağını düşünüyordu. Coronavirüs Çin'in bu hayalini de yerle bir etti.
Çin, Johannesburg, Cape Town, Nairobi, Lagos, Kasablanka, Kahire, Başkent Tunus, Başkent Cezayir gibi önemli kentlerde hala varlık gösteriyor. Çin 50 yıllık bir planın sonlanmasına izin vermek istemiyor.
O nedenle Akdeniz, başta Çin olmak üzere çok önemli ülkelerin hedefinde.
Çin nereyi hedef seçerse, ABD de orada olmak zorunda. Hong Kong bugün ABD ile Çin arasında gidip gelen bir özerk bölge.
ABD, Hong Kong'u karıştırarak Çin'i Akdeniz'den uzak tutmak istiyor.
Çin'in, Coronavirüs yardımında bulunduğu birkaç ülke var. O ülkeler Tunus, Cezayir, Mısır ve Güney Afrika. Çin'in Afrika için atmayacağı adım yok. Akdeniz, Coronavirüs öncesi de çok değerliydi. Şimdi ise çok daha değerli. Pekin'de önemli isimler Akdeniz'de Çin'in kaybettiğini düşünüyor. Beklenen destek hiçbir ülkeden gelmedi. Çin eğer Akdeniz'de kaybederse, Coronavirüs nedeniyle tazminat davalarına bile gerek kalmayacak. Bunu Polit Büro'nun önemli isimleri de kabul ediyor. ABD Çin'in Mısır'la yaptığı anlaşmalardan çok rahatsız. Eğer Sisi bu konuda gerekli adımları atmazsa, Mısır'da yeni bir darbe görmemiz yüksek olasılık! Libya'da baş gösteren TANSİYONUN tepedeki çekişme hali bu! Türkiye de haklı olarak kendi çıkarları için adım atıyor ve atacak da... Biz bölgede BÜYÜK olduğumuz için alacağımız her şey yanımıza kar kalacaktır...