İNGİLİZ ve Fransızlar, yüzyıl önce, (1916) Osmanlı'nın Ortadoğu'daki topraklarını cetvelle bölmüş, o günden bu yana Türk-Kürt-Arap birliğini havaya uçurmuş, sonraki dönemin sınırlarını şekillendirmişti. Bunu da, bugün paramparça olan "Sykes-Picot" olarak ilan etmişti. Osmanlı olarak çaresizdik.
Emperyalist Batı 100 yıl sonra, yeni sömürgeci, kalleş ruhlarını sahneye koyarak, yakın coğrafyamızda sınırlarla yine oynamayı sürdürüyor. Irak'ı böldüler, Suriye'yi bölmek için kuklaları, PKK-PYD-DEAŞ'la kalleşçe tezgahlar koyuyorlar.
ABD başta olmak üzere Fransızlar açık, İngilizler perde gerisinde, Suriye'nin bölünmesi, Fırat'ın doğusunun Suriye'nin geri kalan bölgelerinden ayrılması, Türkiye'nin denetim altına alınması yolunda gaddarlıktan kaçınmıyorlar. Ancak, bu sefer karşılarında, her yüzyılda bir BÜYÜK LİDER ÇIKARAN DİRİLMİŞ TÜRKİYE ve Başkan Tayyip Erdoğan karşılarında.
Meydan boş değil. İkinci Sykespıcot'larını parçalıyoruz. Türk Ordusu, arkasında yekvücut olmuş Milletiyle, ayağa kalıktı. Bugün yaptıklarımız, yarınlarda çocuklarımızın huzuru için, devletimizin beka'sı için.
Camilerinde ezan okunmasına, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalanması için.
Erdoğan'ı geçemeyecekler. Türkiye'nin direnci sebebiyle yeni devletçikler çıkaramayacaklar.
Türkiye, ABD'nin yüz yıl sonra Türkiye'yi de bölmeyi hedefleyen bu ikinci Sykes-Picot girişimini bozmaya, engellemeye kararlı. En zor zamanlarda bile kabul ettiremedikleri Sevr'i, yüzyıl sonra Türkiye'ye kabul ettirmemişlerdi, bu sefer de ikinci Sykes-Pıcot'u sahneye koyamayacaklar.
Mesele büyük. Mesele, Türkiye'nin geleceği. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, net ve açık ortaya koydu. 'Açık konuşuyorum. Münbiç'i temizlemezseniz oraya da gireceğiz:' Sürekli sınırlarımıza tehdit oluşturan Sincar'da ve Mahmur'un etekleri Karaçar'da operasyonumuzu yaptık. Bunun gerisi gelecektir. Çünkü oradan bize bir tehdit varsa ki var; bu tehdidin cevabı da anında verilecektir.
Bu terör örgütlerini ya yok edecekler, onlar etmiyorsa biz yok edeceğiz.' Afrin operasyonunda sahada karşılaştığımız manzara istihbarattan gelen raporlarla tescillidir. Bu veriler bize Fırat'ın doğusunda neler yapıldığını, şayet harekete geçmezsek ileride karşımıza ne çıkacağını göstermeye yeterlidir. Biz Suriye'de attığımız adımlarla, sadece kendi ülkemizin güvenliğini sağlamakla kalmıyoruz.
Hiçbir mezhep fanatizmi bu gerçeğin üzerini örtemez."
Amerikan mandacısı ve Türk Wilsoncuları
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Almanya'ya gidişi-Meral Akşener'e sarılması-İşçileri sokaklara çağırması muhakkak aynı parantez içinde okunmalıdır. Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, Osmanlı başkenti İstanbul galip devletlerin işgali altına girmişti. Yunan ordusu HAREMİ İSMETİMİZE YÜRÜYOR, İtalyanlar, Fransızlar Anadolu topraklarına saldırıyordu.
Ayna zamanda, Amerikan Kongresi, bu Ermeni devletinden başka, Anadolu'dan da büyük bir toprak parçasının Ermeni devleti olarak Amerikan himayesinde kurulmasını kabul etti. İleride iki ülke birleşecek ve Büyük Ermenistan hayali böylece gerçek olacaktı.
Birlik ve beraberlik olmak zorundaydık, ancak, İstanbul'da Wilson Prensipleri Cemiyeti kurulmuştu.
Mandacı görüşü savunan isimler, ABD Başkanı Wilson'a Amerikan mandası istemiyle başvurdular.
Aradan yüzyıl geçti. Bugün de CHP'yi kendine kalkan yapan Amerikan Mandacısı Türk Wilsoncular yine ortalıkta geziyor. Almanya'ya koşuyor, sokaklardan KONTROLLÜ KAOS'la, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan-Yeni Türkiye'yi yıkma hayali kuruyorlar.