BAŞKAN Recep Tayyip Erdoğan ilk defa, 2023, 2053 gibi 2071 paradigmasını açıkladığı zaman, herkes birbirine bakıyordu. Tam olarak işin ruhuna henüz varamamıştı. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımız'a, Türkiye bırakın gelecek aylarını, gelecek aylarına bile planlamaktan, uzun vadeli plan ve proje yapmaktan mahrumdu.
Aradan yıllar geçtikçe Erdoğan'ın paradigması, Türkiye'nin kendine çizdiği UFUK ÇİZGİSİ BİR KIZIL ELMA OLARAK, Türk milletinin ruhunda derinlik kazandı. Başkan Erdoğan liderliğinde ne mutlu ki bugün millet olarak önümüze bakıyoruz. Sadece bugünü düşünüyor değiliz. Uzun vadeli düşünüyoruz. 25-50 ve 100 yıllık projelere kafa yoruyoruz. Anadolu'nun her yerinde, yarının Büyük Türkiye hikâyelerini yazan insanlarımız, gurur veriyor. 75 gün sonra 2019 yılına gireceğiz. Küresel ve bölgesel ülkelerin DERİN DEVLET odalarında 2030 projeleri masalarda tartışılıyor. Türkiye, Hindistan ve Endonezya, 2030'da güçlü ülkeler olarak dünya siyasetinde söz sahibi olacak. Örneğin, Türkiye, 4-5 trilyon dolarlık bir ticari hacme ulaşacağı öngörülüyor. O tarihte İngiltere'yi geçeceğiz. Hindistan'ın, Endonezya'nın da İngiltere'yi geçeceği ifade ediliyor. Başkan Erdoğan'ın ufuk çizgisi olarak belirlediği 2023 için gerekenler yapılırken, "2030'da Türkiye" raporları da hazırlanıyor. 2018 yılında doğmuş çocuklarımız, 2050'li yıllara geldiğimizde, 32 yaşlarında olacaklar, FİŞEK GİBİ BEYİNLERİMİZ, bugünlerde hazırlanan, uzun vadeli projeler üzerinde, BÜYÜK TÜRKİYE harekâtını yürüteceklerdir. Evet, 2030'larda Türkiyemiz, üzerinde güneş batmayan İngiltere'yi ticaret hacmiyle geçecek. Yeter ki milli birliğimiz bozulmasın. 85 milyonluk Türkiye, TEK SES, TEK NEFES OLSUN. Siyasi ve ekonomik istikrar sekteye uğramasın.
Bu işte bir iş var
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasete girmeden önce, 1999-2001 yılları arasında CHP kontenjanından İş Bankası yönetim kurulu üyesiydi. O dönemde, sadece el mi kaldırdı acaba? Yoksa çok çok önemli kararlarda, örneğin, Hürriyet gazetesinin eski patronu Aydın Doğan'ın, İş Bankası'yla ortak olarak Petrol Ofisi'ni satın almada nasıl davrandı, merak ediliyor. Kredi-ortaklık olayını kısaca hatırlayalım. İş Bankası ve Aydın Doğan'ın şirketi, Petrol Ofisi'ni satın almak için İş-Doğan A.Ş.'yi kurdu. Daha sonra bu şirket, Kemal Kılıçdaroğlu, CHP kontenjanı olarak Yönetim Kurulu üyesi iken, 2000 yılında POAŞ'ı satın aldı. Kılıçdaroğlu, 2002 yılında CHP'den milletvekili oldu. 2010 yılında FETÖ darbesi ile devrilen Deniz Baykal'ın yerine genel başkan olarak getirildi.
Aydın Doğan medya, 'Gandi' kampanyaları ile Kılıçdaroğlu'nun arkasındaydı. Merak edilen şu: Gandi manşetlerinin ardında, Petrol Ofisi işinin rolü var mı? İş Bankası-Aydın Doğan, Petrol Ofisi'ni alırken, CHP kontenjanlı yönetim kurulu üyesi Kemal Kılıçdaroğlu, sadece el mi kaldırdı acaba? Atatürk'ün İş Bankası hisselerinin sahibi Türk milletidir. Nokta...
CHP'de Beşiktaş rezaleti
GÖREVDEN el çektirilen Murat Hazinedar'ın devam eden mahkemelerinde suistimaller dile getirilirken, Murat Hazinedar'ın eşinin bazı konuşmaları (bazı Yetkili CHP'li yöneticiler-Rant) film gibi sahnelere konu oluyor. Kemal Kılıçdaroğlu da bazı iller için sürekli umut pompalıyor ama durum hiç de öyle değil. Kılıçdaroğlu'nun umut pompaladığı illerden Denizli'de 24 Haziran seçimlerinde AK PARTİ'nin 92 bin oy gerisinde kalınmış. Kılıçdaroğlu "Alacağız" hayali görürken, bu ilde henüz "Adayım" diye ortaya çıkan olmadı. 2'nci adamları kapalı kapılar ardında il ve ilçe pazarlıkları yaparlarken, Kılıçdaroğlu- Akşener, 'Antalya-Manisa ve Mersin' üzerinde birbirlerine pay yükseltme deplasmanları içindeler. Anlamlı bir atasözümüz var. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış.