Irak ve Suriye'nin nabzı Ankara'da atıyor. Rakka ve Musul operasyonları sistematiğinde Türkiye, Amerika, İngiltere, Rusya tarihi manevralar yapıyor. Kuzey Suriye'nin kaderi belirleniyor. CIA Başkanı Pompeo'dan sonra ABD Genel Kurmay Başkanı Dunford'ın aniden Adana-İncirlik'e gelmesi, geçen hafta da Ortadoğu'nun her kılcal damarında dolaşan İngiltere Genel Kurmay Başkanı Peach'ın Ankara ziyareti, taktiksel sahnelere konu oluyor. Generaller Hulusi Akar, Dunford (ABD) ve Peach'ın (İngiltere) masasında 4 kırmızı dosya bulunurken, Rusya Genelkurmay başkanı Gerasimov'un gözünün ve kulaklarının Ankara'da olduğunu bilmekteyiz. (16 Eylül 2016'da Rusya Gerasimov, Ankara'daydı.) "İngiltere Genel Kurmay Başkanı Peach ne teklif etti? ABD Genel Kurmay Başkanı Dunford ne teklif edecek? Türkiye ne düşünüyor? Rusya ne yapacak?" soruları Rakka dosyalarında önemli birer başlık.
TÜRKİYE, El Bab operasyonunu kahramanlıklar göstererek tamamladı.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın vurguladığı "Menbiç ve Rakka" süreçlerinin planları hazır. Fırat Kalkanı Harekatı birçok açıdan önemli. El-Bab'a ulaşıldı. El-Bab her şeyden önce Kuzey Suriye'de doğu-batı hattında ilerleyebilmek açısından köprübaşı.
Bu nedenle El-Bab'ı ele geçiren Türkiye'nin Münbiç, Rakka ve Afrin için elini güçlendirdiği noktada taktik manevralar başladı. RUSYA-AMERİKA-İNGİLTERE NE YAPIYOR? İngiltere ve Amerika, Rakka operasyonunda, Türkiye'yi kamuflajlı PKK, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ortak operasyona sokmaya çalışıyorlar. Karşılığında Menbiç'ten PKK-PYD'nin ayrılmasını sağlayacaklar. Kobanihattında PYD'nin yaşamasını, kantonların varlığına dokunulmasına karşılar. Türkiye ve Rusya'nın, Suriye konusunda ortak vurguları sürekli olarak "teröre karşı işbirliği" oldu. Bu ifadeye Türkiye açısından bakıldığında, "YPG'ye karşı mücadelede ortaklık anlamı" çıkıyordu. Türkiye, Rusya, İran ortak deklarasyonunda yer alan "Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması" vurgusunun Türkiye açısından anlamı şudur: Suriye'nin kuzeyinde YPG kontrolünde bir federal bölgeye izin verilmeyecek. Buna karşılık, ABD'nin YPG üzerinden yürüttüğü politika Suriye'de fiili sınırların değişmesine neden oluyor.
Münbiç'te hem doğrudan ABD varlığı var hem de Münbiç'i kontrol eden SDF/ YPG ABD'nin DEAŞ ile mücadelede en yakın müttefiki oluşu unutulmuyor.
Fırat'ın doğusundaki YPG bölgelerinin kaderini Trump'ın Suriye politikası belirleyecek. "Suriye'de uçuşa yasak bölgeler oluşturacağız" sözüne göre, uçuşa yasak bölgelerin nerelerde oluşturulacağı önemli. Bu bölgelerden birinin Fırat'ın doğusundaki YPG bölgeleri olması yüksek ihtimal. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rakka operasyonuna Türkiye'nin katılmasından bahsetmesi, YPG alanlarının "dokunulmazlık" kazanmasının önüne geçilmesi manasındadır. Türkiye, Münbiç'in Cerablus-El Bab'ın devamı olarak güvenli bölge olmasını istiyor. PYD-PKK dışta bırakılırsa, Türkiye Rakka'ya Akçakale üzerinden hat kuracak. Diğer yollar, El Bab-Rakka, (180 km), Münbiç-Rakka (136 km), Akçakale-Rakka (106 km)olduğundan kısa bir yol, lojistik açısından da daha rahat pozisyonda görünüyor. Akçakale'den hareket edecek Türk ordusu Kobani üzerinden geçmiş olacak. PKK-PYD'nin daha doğuya çekilmesi de sağlanmış olacak. Suriye'de güvenli bölge kurmak istiyoruz. Cerablus'tan, El Bab'tan DEAŞ'ı attık. Menbiç de bu bölgeye girecek.
Türkiye sınırında TSK'nın etki alanı dışındaki Kobani-Rojava bölgesi de sözü edilen güvenli bölgeler arasında. Suriye PKK'sını hâkimiyet alanından çıkarmak zorundayız. ABD Genelkurmay Başkanı Dunford bunun için İncirlik-Adana'ya geldi.
SONUÇ: Nereden nereye? 100 yıl önce, bugün Ankara'ya koşan Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak için gizli toplantılar yapmışlardı. 100 yıl sonra, Yeni Türkiye, kilit ülke. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliği, Suriye ve Irak'ın gelecek haritalarını, küresel güçlerle aynı masaya oturarak çiziyor. Dün, parçalanan ülkeydik.
Bugun, stratejik hamleler yapan bir ülkeyiz. Dün, Ortadoğu'dan koparılandık, bugün dağıtılmış İslam dünyasında 'Birlik, Ortak Hareket' ruhunu canlandıran bir ülkeyiz. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye bölgesel aktörlüğü aşıyor, Küresel Aktörlüğümüzü zihinlere kazıyor.