BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 2 Kasım 2012

Merkel'in yükselen 'Türkiye' ilgisi ve Ankara kriterleri

Türkiye'nin Berlin Büyükelçilik binasının açılışı için Almanya'ya giden Başbakan Erdoğan ile Alman Başbakanı Merkel'in basın toplantısını dikkatle takip ederken dikkatimi çeken noktalar oldu.
AB'nin patronu olan Merkel'in havası değişmiş. Türkiye'yi engelleyen Merkel gitmiş, yumuşak bir Merkel vardı.
Erdoğan'ın, "Batı destekli bir terör örgütü olmamalı. Batı tavrını açık şekilde ortaya koymalı''sözleri karşısında, Merkel'in ilgili hali gözlerden kaçmadı.
"Merkel'deki bu değişiklik ne iştir?" diye sorduğum, Alman politikacıları yakından tanıyan dostlarım, bazı detaylar verdiler: "Türkiye'nin geçen yıl ki toplam ihracatının 53 milyar dolar tutarındaki yüzde 46.9'u AB ülkelerine oldu. Almanya, Türkiye'nin ihracatında 11.6 milyar dolarla ilk sırada gelmekte.
Berlin, AB üzerinden ağırlığını küresel zemine oturtmaya çalışıyor.
Merkel'in gelecek POLİTİKASI içinde, Türkiye ve Arap Ortadoğu'sundaki İngiliz ve Fransız etkisini kırmak yatıyor. Rusya ve İran ile sürdürdüğü "dengeleme politikasına", Türkiye'yi de dâhil etme çabasında olacak.
Sarkozy gitti. Fransa'daki sosyal demokrat yönetim ile Sarkozy dönemi kadar yakın olamaz. İngiltere zaten tavır içinde, AB'nin üçe bölünmesi ihtimali de ortada.
Merkel'in bu açılardan Türkiye kartına daha yaklaşması gündemde olacaktır. Ortadoğu'nun etkili ülkesi Türkiye ile yakınlaşma çabası içinde.
Merkel geleceği okumuş gibi, ondan Türkiye'ye daha sıcak'' Merkel bu noktaya nasıl gelmiş olabilir?

53 yıldır oyalıyorlar
"Demokrasi şehidi"
merhum Başbakan Adnan Menderes iktidarı 31 Temmuz 1959 yılında Avrupa Birliği'ne üye olmak için başvuruda bulundu.
Merhum Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, idam sehpasına giderken, arkadaşları ile Türkiye'nin Avrupa üyeliğini konuşuyordu.
Aradan tam 53 yıl geçti. Nerede ise tek dişi kalmaya yönelmiş, Avrupa Birliği, Türkiye'yi üye yapmamak için siyasi, hissi, dini ne kadar sinsi taktik varsa hepsini kullanıyor. Son olarak, "2023 yılı üyelik çıkabilir" laflarını ortalıkta dolaştırmaya başladılar.
Yeni dünya düzeni kuruluyor.
Türkiye oyun masasında yer almış.
Avrupa Birliği dağılma noktasına hızla ilerliyor. Bizi üye yapamadan üç parçaya bölünecekler. Akıllarınca bizi oyalamaya devam edecekler.
Türk halkının çoğunluğunun kafasından geçen bir gerçeği tekrarlıyalım.
Alsalar ne olur? Almasalar ne olur?
Türkiye, 2023 vizyonu ile zaten geleceğin koordinatları içinde. Yakın coğrafyanın lider ülkesi olma yolunda.
11 yıl sonra, Avrupa Türkiye'nin peşinden çok koşacak, fakat "Geçmiş olsun" sözlerimizle karşılacaktır.

Üç gruplu yeni Avrupa
"Avrupa Birliği
üçe bölünürse, dağılmanın doğurabileceği ekonomik ve siyasi yansımalar nasıl olacak" sorusuna da cevap arayalım. "Altı yıl önce bir Anayasa hazırlayarak, neredeyse federal yapıda bir Avrupa Birleşik Devletleri kurmanın eşiğine gelen AB, devletleşmek şöyle dursun, bugünkü ekonomik bütünleşme seviyesini korumakta zorlanıyor.
AB'nin patronu konumuna gelen Almanya ve Fransa tarafından hazırlanan krizi aşma planı, İngiltere'nin muhalefetiyle karşılaştı. Üye ülkeler adeta üçe bölünmüş durumda.
Çekirdek grup dışında olanlar, yeniden ekonomilerini millileştirme hazırlığında.
Bazı tahminlere göre, 2020 yılında AB'nin üçe bölünecek."
Avrupa Birliği'nin olası yapısı şöyle tahmin ediliyor:
Almanya-Fransa grubu İngiltere-İspanya-İtalya-Portekiz bir grubu Belçika-Hollanda-Lüksemburg-Danimarka- İsveç-Norveç bir grubu.

Yüz yıl sonra

Yüz yıl insan hayatında uzun süre, ama devletlerin hayatında kısadır.
1915'te Ortadoğu haritasını cetvelle çizen İngiltere ve Fransa nerede?
Yüzyıl önce topraklarını parçalayan emperyalistlere karşı sıkıntılı Türkiye bugün nerede? Büyüyen ve yeni dünya dengesinin önemli aktörü olan ülkemizin önünü kesmek için durmadılar, yine durmayacaklar. Ama bu sefer başka...
Türkiye başka. Şahlanan Anadolu insanı başka...

Sonuç

Bu gelişmeler olurken, bazı köşe yazarları, "AB dağılıyor, O zaman, yeni adımlar atmaya gerek yok" diye yazmakta. AB'nin krizi ne kadar derin olursa olsun, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek reformları gerçekleştirmeye mecbur olduğumuzu unutmamalıyız.
Bunun ismi de var: ANKARA KRİTERLERİ...
2023 vizyonu
, Ankara kriterlerinin yerine oturmasını da sağlayacak.
Yeter ki reformlardan asla taviz vermeyelim.
Demokratik Cumhuriyet'in model ülkesi olalım.