BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 1 Nisan 2012

Terörle mücadele stratejisinde 'üçüncü yol'

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) başkanlığını yaparken genç yaşta Çanakkale Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Sedat Laçiner'le 'terörle mücadelede yeni strateji, PKK'nın Suriye üzerinden oynamakta olduğu yeni oyun planına' ilişkin gelişmeleri değerlendirirken dikkati çekecek bir yorumda bulundu.
"Onlarca yıldır ilgisiz ve bilgisiz bırakılan sivil otorite yıllar içinde pek çok kabiliyetini yitirmişti. Bana sorarsanız Habur da, Açılım'daki eksiklikler de, KCK operasyonlarındaki gecikmede hep bu geç kalmışlığın, yani sivil acemiliğin bir sonucudur. Şimdilerde ise terörle mücadele ciddi anlamda toparlanıyor. Geçmişten alınan dersler ve hızla artan kurumsal akıl ve uygulama kapasiteleri üçüncü bir yolu inşa ediyor. Bu yol şiddetten arınmak kaydıyla her türlü seçeneği masaya getirmektir''
Bu bağlamda, Prof. Laçiner'den, yeni stratejinin arka planını anlatmasını rica ettim.
"Yeni strateji, üçüncü yolun inşasıdır demiştim. Bunu biraz daha açayım. Siyasi alana yönelme çok önemli. BDP üzerinden uzatılan bir zeytin dalıdır. (Terörü bitirme gündemini oluşturalım. Ondan sonra her şeyi, ama her şeyi konuşalım) demektir.
Bu sorunun çözümü TBMM'dir.
Ankara'da görebildiğim kadarıyla ciddi bir uyum oluşturulmaya çalışılıyor. Başbakan'ın, terörü bitirme gündeminde oyun kuruculuğunu hiçbir alt aktöre bırakmak niyetinde olmadığına işaret ediyor.
Bu gelişmeler içerisinde sanılanın aksine MİT veya başka bir kurum dışlanmış değil, tam aksine stratejinin merkezinde yer alıyor.
Devletin terörle mücadele etme kapasitesi olan, Jandarma, polis, MİT, Emniyet, İstihbarat, Kamu düzeni ve güvenliği Müsteşarlığı gibi tüm kurumlarının ortaklaşa işi yürüttüğü gözlenmektedir.
Bu stratejinin içerisinde masayı silahlarla koruyup, konuşmaya uygun bir zemin hazırlamak var''

ÖCALAN NEDEN SESSİZ KALIYOR?
Sedat Hocam, Öcalan'ın sessizliğinin arka planında ne var?
Uzun süredir Öcalan'dan hiç ses seda çıkmıyor. Bunun sebebi, PKK'ya küstü, darıldı. PKK'nın liderliğinde rol bekleyen aktörler de var. Şu anda PKK, Öcalan'ı aşmaya çalışıyor.
Kandil, Öcalan'ı bir anlamda devre dışı bıraktı. Ki Kandil bir koalisyon, Öcalan'ın devletle belli anlaşmalar yapmak üzere olduğunu düşündüler, o anlaşmalar da onlara uymadı. Öcalan ne yapmak isterse, PKK bunu sabote etti. En hassas günlerde bombalı, silahlı saldırılarla sabote ettiler Öcalan'ı.
Peki, PKK'nın arkasındaki ülkelerin pozisyonu nasıl?
Amerika ve İsrail'in ciddi etkileri var. Irak Kürdistanı Başkanı Mesut Barzani'nin etkisinin olmadığını düşünmek de mümkün değil.
Suriye ve Irak'ın çok ciddi payı var tabii. Şu anda da zaten Suriye, İran ve PKK müttefikler. Suriye'deki yerel Kürtler muhaliflerle birlikte, PKK ise Esad'la... Etkili komuta kademelerinde Suriyeli Kürtler daha ön planda. Suriye istihbaratının bilinçli bir desteği var PKK'ya.
Hocam, uluslararası taşeron PKK, bu durumu fırsat bilirse masaya oturur mu?
PKK uluslararası konjonktürün de etkisiyle giderek zayıflıyor. Tek bir amacı var, gücünü yitirmemek.
Bunun için sokakta nefret oluşturarak, insanlar birbirlerini kessin, yaksın, assın istiyor...
Tamamıyla sokakta nefret oluşturarak başarılı olmak için iç savaşa dönüyorlar. Bu yüzden de meseleyi Güneydoğu meselesi, yani Kürtlerin yaşadığı bölge meselesi olmaktan çıkartıp İstanbul'da, Mersin'de, Edremit'te Türk ile Kürt'ü birbirine düşürmek ve birleşemeyecek hale getirmek istiyorlar.
Üçüncü yol stratejisi bu oyunu bozmaya yöneliktir.
Hocam, üçüncü yolu tekrar bir çerçeveye oturtabilir miyiz?
Bir konuya daha açıklık getirmekte yarar var. Eskinin güvenlikçi politikalarına dönüldüğü iddiaları da abartılı. Gerçek hayata baktığımızda tamamıyla bundan farklı bir manzara görüyoruz: Devletin televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapıyor; bazı siyasiler teröristleri kahraman olarak ilan edecek kadar ileri gidebiliyorlar; Meclis'te sık sık Kürtçe konuşmalar duyabiliyoruz; devlet faili meçhul cinayetler işlemek bir yana, geçmişteki cinayetlerin sorumlularını bulabilmek için her yeri kazıyor, mahkemeler kuruyor. Elbette birçok eksik var ancak bunların da hiçbirisi dağa çıkmayı, adam öldürmeyi gerektirmiyor. "Hadi gel, masaya oturalım, konuşalım, uzlaşalım" denilecek bir taraf değil PKK. O yüzden uzun süredir, "PKK'yı değil, halkı muhatap alalım" diyoruz. Bu arada tabii ki Kürt halkının iktisadi, sosyal, siyasal, hukuki tüm ihtiyaçlarını karşılayalım.
Beklemeden, hemen...
PKK ile silah çekiyorsa vuruşalım, suç işleniyorsa, mesela KCK adı altında, yargılayalım. Ama "Görüşme yapmak istiyoruz" deniyorsa, o görüşmenin bir tek gündemi olabilir, terörü bitirmek.
Siyasi platformda zeytin dalına el uzatmalar, meselenin çözümünde çok önemli bir adım olacaktır.