BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 2 Ekim 2011

Yunan-İsrail iş birliğine karşı Türk-Makedonya beraberliği

Yıllarca Balkanlar da süre gelen savaşlar, kazanma ve hakim olma hırsı uğruna birçok Balkan devletine büyük kayıplar verdirdi. Bosna ve Kosova trajedisi başta olmak üzere yıkılan evlerin, yakılan şehirlerin ve en önemlisi ölen binlerce insanın yası halen tutulmaktadır. Hala yaralar kapatılmaya ve hayata yeniden başlanılmaya çalışılmaktadır. İşte bu noktada, Türkiye, stratejik hamlelerini yapıyor.
Pek çok alanda yeni bir bölgesel güç olmaya soyundu. Çok boyutlu ve birden fazla bölgeyi kapsayan bir dış politika izliyor. Çevresindeki bölgelere odaklanmış durumda.
Eskiden Osmanlı toprağı olan Balkanlar'da etkili adımlar atıyor.
Makedonya ve Bosna Hersek başta olmak üzere Balkanlar'daki Müslüman toplumlarla ilişkilerini geliştiriyor. Yakın çevresinde istikrarı artırmak için tüm imkânlarını kullanmak istiyor.
Bu bağlamda, Başbakan Erdoğan'ın Mısır, Tunus ve Libya'ya gelecekte daha çok konuşulacak tarihi adımlardan sonra Balkan coğrafyasına çıkarak, Makedonya gezisini yapmasının çok anlamlı mesajlar verdiğine işaret ediliyor.

Mesajlar verildi

Makedonya Cumhuriyeti'nin ilanına Yunanistan şiddetle karşı çıkarak hasmane tavırlar içine girerken, Türkiye ilk tanıyan ülke olmuştu.
Yunanistan'ın Makedonya'ya karşı uyguladığı olumsuz tavır karşısında Bölgesel ve küresel bir aktör olarak Türkiye'nin Makedonya ile beraber çok anlamlı, derin siyasi ve iktisadi hamleler yapabileceği belirtiliyor.
Türkiye'nin Makedonya hamlesinin uluslararası siyasette nasıl yansımalara yol açacağını konuştuğum, Türkiye Diplomatik yönetmeni, Ortadoğu ve Balkanlar uzmanı Ömer Özkaya, Takvim okurları için ilgi çeken bir analiz yaptı: "Türkiye'nin Güneydoğusu'yla oynayan derin Avrupa ve İsrail'e karşı misilleme olarak, Türkiye de Avrupa'nın güneydoğusu ile oynamalıdır.
Dünyanın çeşitli yerlerinde gizli operasyonlar yapan İsrail, değişik coğrafi özelliklere sahip uzun menzilli hava operasyonlarının eğitimlerini yapabilmek için uygun bir coğrafyaya ve yeterli alana ihtiyaç duyuyor. İsrail bu eksiğini şimdi Bulgaristan ve Yunanistan'la telafi ediyor.
Peki, Türkiye bu noktada İsrail'e karşı neler yapabilir?
1- Türkiye, Yunanistan'a karşı "Batı Trakya Türk Cumhuriyeti" kartını açabilir:
Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğunca, Ağustos 1913'te Batı Trakya'da kuruldu.
Düzenli ordusu, resmi gazetesi, haber ajansı, parası, pulu, istiklal marşı ve pasaportu olan bir devletti.
56 gün yaşayabildi. Bu devletimizin toprakları halen Yunan işgali altında. Türkiye şimdi, sürgünde bir Batı Trakya Türk Cumhuriyeti hükümeti kurarak, Yunanistan'a, İsrail'e kucak açmasının bedelini ödetebilir.
2- Türkiye, İsrail ile yakın ilişki içine giren hem Yunanistan'a hem de Bulgaristan'a "kardeş Makedonya gücünü" kullanabilir.
Üsküp merkezli günümüz Makedonya devletinin topraklarının önemli bir kısmı halen Yunanistan'ın işgali altındadır.
Türkiye, "Bir ve Bütün Makedonya"nın kurulmasına da destek olacağını açıklayarak tüm Balkanlar'da yeni bir dönemi başlatabilir.
Her iki kartın ileri sürülmesi üzerine bölünüp parçalanacağını anlayan Atina ve Sofya, İsrail'le kurduğu ilişkileri gözden geçirmek zorunda kalacaktır."

Yeni pozisyon

Beş buçuk asra yakın Osmanlı hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1912-1913 Balkan savaşlarıyla elimizden çıkan ve bağımsızlığını kazanan Makedonya, Balkan coğrafyasının kilidi konumundadır.
1913 sonrası Makedonya'da büyük bir medeniyetin temsilcisi olan Müslüman toplumun Türkiye'ye doğru yöneldiğini görmekteyiz.
Makedonya statüko ve değişim arasında sıkışmış görünüyor. Gelecek değişimde.
Bu değişimin bölgesel ve küresel aktör olarak Türkiye tarafından yapılması hem meşru hem de haklı bir pozisyonu göstermektedir.
Rumeli'nin en sadık bölgesi olan Makedonya havzasındaki Osmanlı torunlarına ait Balkanlar'daki Türkiye- Makedonya ilişkilerin yeni siyasî, ilmî ve kültürel parametrelerin şekillendirmede başarılı olacağını düşünmeliyiz.