Tarihi 13 Haziran 2013

Yeni zamlar ve vergiler

"Eyvah" ve "Yazık" diyenimiz de var. "Oh iyi oldu" diye sevinenimiz de. Ama böyle giderse "Oh" diyenlerle "Eyvah" diyenler birleşecekler.
Hep birlikte "Yandık" diye bağırmaya başlayacaklar.
Çünkü, olayların ekonomik faturası giderek kabarıyor.
Yakında hepimizin önüne konulacak. Öyle ya da böyle ödemek zorunda kalacağız.
Kaçış yok!..
Meydanlarda polise molotof kokteylleri atanlar da evinde oturup onlara tepki ile bakanlar da elini cebine atmak zorunda kalacak.
THK Havacılık ve Uzay Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Ünsal Ban, oturup tek tek hesaplamış...
Faizlerin artması sonucu uğradığımız kayıp 12,6 milyar lira.
Borsadaki kayıp 60 milyar lira civarında. Bir başka ifade ile şirketlerimiz 60 milyar lira ucuzladı.
Rezervasyon iptalleri başladı. Turizmde 8,5 milyar dolarlık bir kayba uğrayacağımız tahmin ediliyor.
Uzatmayalım, Ünsal Ban'ın yaptığı hesaplamalar, Türkiye'nin 100 milyar lira bir kayba uğradığını gösteriyor. Üstelik bu şimdilik; zaman içinde rakamın artma ihtimali de var.
Ayrıca, şehirlerde sergilenen barbarlığın ortaya çıkardığı bir başka fatura ile karşı karşıyayız. Ortaya çıkan tahribat da bir o kadar tutar.
Bu İstanbul'daki bilanço:
90 polis aracı, 45 özel araç, 4 otobüs, bir kamyon, 18 belediye otobüsü, 4 bina, 99 iş yeri, bir konut, pek çok otobüs durağı, ankesörlü telefon, trafik ışığı ve reklam panosu yakılmış ya da tahrip edilmiş.
Bu da Ankara'daki bilanço:
16 otobüs, 6 meyve suyu satış aracı, 100'ü aşkın reklam panosu, Belediye'ye ait 60 otobüs durağı, Metro girişi ve bazı alt geçitlerdeki fayanslar yakılmış ya da yıkılmış.
Üstüne bir de diğer şehirleri koyun.
Varın karşı karşıya kaldığımız yıkımın boyutlarını siz düşünün!
Bir başka yıkım var ki, faturası daha büyük. Dövizdeki kur artışları ile birlikte şimdilik 30 milyarın üzerinde kayba uğradık. Böyle giderse kayıp her geçen gün daha da büyüyecek. Akaryakıt ile birlikte diğer zamları birbirini izleyecek. Yeni vergiler gelecek.
Faturayı ödemek için ya para basılacak, enflasyon artacak; ya da yeniden borçlanma yapılacak. Her iki durumda da sizin, benim, hepimizin sırtına binilecek.

* * *
Tabi bir de hadisenin dış boyutları ve faiz lobilerinin yaptığı çalışmalar var...
Türkiye ne zaman yüksek miktarda borçlanma ihtiyacı duysa hep faiz oranları yükselmiş. Bir şekilde gerginlik artırılmış ve faizler yukarı çekilmiş. Ünsal Ban, onları da tek tek çıkarmış:
* Irak Tezkeresi tartışmaları.
*
Lübnan Tezkeresi ve asker gönderme tartışmaları.
*
Türban tartışmaları.
*
Mavi Marmara ve terör saldırısı.
*
En son olarak da Gezi Parkı olayları.
Bugün Türkiye'nin 38,8 milyar lira borçlanma ihtiyacı var. Gezi Parkı olayları ile faizler yüzde 4'ten 7,12'ye çıkmış durumda. Olabilir mi, bu kadar tesadüf üst üste gelebilir mi?

* * *
Aslında Osmanlı'nın son dönemlerinden bu yana taktik aynı...
Osmanlı'nın çöküşü de 1854'de Kırım Savaşı'nı finanse etmek için dış borç alması ile başladı. Ardından Dersaadet Tahvilat Borsası faaliyete geçti. Osmanlı Akçesi'nin değerini düşürüp halkı huzursuz ettiler.
Devlet, ayaklanmaları önlemek için daha fazla borç alıp, daha fazla faiz ödemeye başladı. Giderek daha çok sıkıştı.
Yahudi ve Ermenilerden oluşan Galata Bankerleri'nin elinde oyuncak oldu.
Osmanlı yıkıldı, Cumhuriyet kuruldu.
Ancak bu ekonomik silah o günden bu yana bütün acımasızlığı ile kullanılıyor.
İşte bu yüzden herkesin aklını başına alması gerekiyor!