Tarihi 14 Mayıs 2013

Akillerin büyük sıkıntısı

Hafta sonu ve Reyhanlı'daki patlama araya girdi; üzerinde duramadık. "Akil Adamların" ciddi bir sıkıntısı var. Geçtiğimiz Perşembe günü Dolmabahçe'de yapılan toplantıda Başbakan'a da ilettiler...
Türkiye'nin dört bir yanında tepki gösterileri ile karşılaşıyorlar.
CHP'li, MHP'li, İşçi Partili ve TGB'li bazı gruplar tarafından protesto ediliyorlar. Kendilerini destekleyenler, sempati ile bakanlar ise ortalıkta görünmüyor.
Özellikle AK Partililer, hiçbir şekilde yanlarına yaklaşmıyorlar. "Neden bizimle birlikte değilsiniz?" diye sorulduğunda da genellikle aynı cevabı veriyorlar:
- Biz özellikle sizi sıkıntıya sokmamak için yanınıza yaklaşmıyoruz. Partinin yan faaliyeti gibi görünmeyin diye bunu yapıyoruz.
Durum bu olunca yalnız kalıyorlar. Sürekli olarak aynı sıkıntıyı yaşıyorlar.
Dolmabahçe Toplantısı görüldü ki, bütün "Akil Adamların" ortak sıkıntısı bu.
Tarhan Erdem, AK Partililer'in kendileri ile ilişkisi hakkında ilginç bir benzetme yaptı:
- Sanki biz Denizcilik Müsteşarlığı adına oraya gitmişiz. Onlar da Tarım Bakanlığı'na ait bir birimin mensupları. İşte böylesine kopuk bir durumdayız.
Başbakan
ise, "Akillerin" bu serzenişleri ile ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı. Sadece toplantı boyunca not aldı.
***

"Akil Adamlarla" yapılan ilk toplantıda 2.5 saat boyunca Başbakan konuşmuştu.
Ancak, bu defa tersi oldu. Erdoğan 6.5 saat boyunca pür dikkat "Akilleri" dinledi. Bu süre içinde sadece bir defa Katar Emiri ile telefon görüşmesi yapmak için salondan ayrıldı.
Erdoğan, toplantının başlangıcında çok kısa bir konuşma yaptı. Bu konuşmada da iki noktanın altını çizdi.
Birincisi Uludere olayıydı...
Başbakan "Uludere konusunda bilmediğiniz bazı noktalar var" dedi:
- Bu konuda iddialı ve ısrarcı yorumlar yapmayın, bizim yaptığımız açıklamalara itibar edin. İkincisi de Geri Çekilme Süreci ile ilgiliydi...
Erdoğan, bu konuda hiçbir problem olmadığını söyledi:
- Şu ana kadar bana, süreci sıkıntıya sıkacak ve örgütün çekilmesi konusunda tereddüt doğuracak herhangi bir bilgi ulaşmadı.
Başbakan
'ın açıklamasından görüldü ki, süreç önceden planlandığı gibi işliyor.
PKK'nın geri çekilmesi de daha önce TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in belirttiği gibi büyük ölçüde tamamlandı.


Katliamın ortaya çıkardıkları

Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde patlayan bombaların ardından tartışmalar devam ediyor. Herkes "Ne, neden ve niçin?" sorularına cevap aramaya çalışıyor.
Çeşitli görüşler ortaya atılıyor...
Son derece önemli bir nokta var ki, pek üzerinde durulmuyor!
Faillerin çoğu yakalanmış durumda.
Sızan bilgilere bakılırsa, eylemin işlenişi ile ilgili herhangi bir tereddüt yok. Suriye Gizli Servisi El Muharebat düğmeye basmış ve bu katliam gerçekleşmiş.
Gözaltına alınan 9 kişi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Bu son derece vahim bir durum! Bu ülkenin vatandaşları, ama belli ki bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı değiller. Başkalarının taşeronluğunu yapıyorlar. Ekmeğini yedikleri ülkenin insanlarını hain tuzaklarla katlediyorlar.
Ayrıca, yasa dışı örgüt bağlantıları var.
Bunlar, 12 Eylül 1980 öncesi kurulan ve kendilerini "Yurtsever-Devrimci" olarak adlandıran Marksist-Leninist silahlı örgütlerin uzantıları. İşte "yurtseverlikten" anladıkları da bu!
Kimisi, Esad'ın kucağında oturup Suriye içinde verilen katliam emirlerini yerine getiriyor. Kimisi de Türkiye'de alçakça cinayetler isliyor. Hedefleri de suçsuz masumlar.
Alıştıkları işi devam ettiriyorlar. Bunlar geçmişte de Çin, Rusya ve Arnavutluk gibi ülkelerin taşeronlarıydı, ama bazıları inanmıyordu!