Tarihi 22 Haziran 2011

Sorumlusu kim?

Madem MHP'de tartışmalar başladı, bir parantez de ben açayım. Yıllardır aynı terane devam edip gidiyor. Özellikle sol kesimler "Devlet Bahçeli" denildiğinde hep benzer sözleri tekrarlayıp duruyorlar:
- Türkiye'ye çok büyük hizmet etti.
Ülkücüleri sokaktan uzak tuttu.
Devlet Bey
de itiraz etmediğine göre, bu tür değerlendirmelerden oldukça mutlu.
Oysa, bunlar taban açısından son derece incitici ve rahatsız edici ifadeler. Sanırsınız, MHP tabanı sokakla özdeşleşmiş insanlar topluluğu. "Sokaklara çıkalım" diyerek, MHP Genel Merkezi'ne baskı yapıyor.
Devlet Bahçeli de onları frenliyor.
Yok böyle bir durum.
Üstelik MHP, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptığı dönemde "Eller silah değil kalem tutmalı" kampanyası başlatan bir geleneğin temsilcisi.
Daha da gerilere gidelim... 1971 yılıydı.
Rahmetli gazeteci Örsan Öymen, gençlik liderleri ile TRT'de bir program yaptı. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ramiz Ongun'la, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü'yü karşı karşıya getirdi. Öymen'in amacı, üniversitelerdeki kavgaların önüne geçmek, gençler arasında ortak bir zemin yakalamaktı. "Silahlar bırakılabilir mi?" sorusuna cevap aradı.
Ramiz Ongun, "Biz hazırız" dedi:
- Sol saldırılardan vazgeçsin, biz de kuvvet kullanmayı bırakalım. Ben buraya tam yetkili olarak geldim. "Silahları bırakacağız" diyorsak bırakırız. Benim sözüm teminattır.
Ancak, bunlar silahları bırakmak istemiyorlar. Silah bırakmazlar.
Ramiz Ongun
haklı çıktı. Gerçekten de Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü silah bırakmaya yanaşmadı. Tam tersine "mücadeleye devam" sinyalleri verdi:
- Biz toplumsal muhalefetin fitiliyiz.
Sandıktaki demokrasiye inanmıyoruz ve buna karşıyız. Devrim sandıktan çıkmaz.
Bütün bu gerçeklere rağmen, aradan geçen zaman içinde sol temize çıktı. MHP tabanı ise, her an bir maraza yaratabilecek, sokağa inmeye hazır insanlar güruhu olarak algılanır oldu.
Bunda, "Ülkücüleri sokağa indirmedi" diye alkışlanan ve sesini çıkarmayan Bahçeli'nin etkisi büyük!
***

Şimdi sormak istiyorum:
- MHP'nin manevi lideri Alparslan Türkeş mi sokak yanlısıydı?
Hayır, tam tersine uzlaşmacı bir insandı.
Bu konuda onlarca örnek sıralayabilirim.
PKK'nın kanlı saldırıları devam ederken ve ortam son derece müsaitken bile hiç bir şekilde sokağı düşünmedi.
Bugün "muhalif" diye Devlet Bahçeli tarafından kapalı kapılar ardında sürekli olarak eleştirilen Koray Aydın, Ümit Özdağ ya da Mansur Yavaş mı sokak yanlısı?
Değiller elbette. Onlara bu tür bir suçlamada bulunulması son derece insafsızlık olur.
Demek ki, Devlet Bahçeli yerinde MHP Genel Başkanlığı koltuğunda bir başkası da olsa sonuç değişmeyecekti.
***

1999 seçimlerinin ardından MHP tarafından bir kitapçık yayınlandı. Amacı da ülkücülere "adab-ı muhaşaret" öğretmekti! "Ağzınız sarımsak kokmayacak, beyaz çorap giymeyeceksiniz, sarkık bıyık uzatmayacaksınız, ayakkabınızın topuğuna basmayacaksınız" türünden bir dizi garipliğe yer verildi. Ülkücünün nasıl olması gerektiğini gösteren fotoğraflar yayınlandı.
Pek çok gazete ve televizyon bunları alıp, "Bahçeli, ülkücülere çeki-düzen veriyor" tarzında haberler yaptı. Bazıları da haberi kamuoyuna sunarken ülkücüleri alabildiğine aşağıladı. MHP tabanı kamuoyuna "görgü kurallarından habersiz" insanlar topluluğu olarak sunuldu.
O dönemde MHP yöneticilerinin bizzat yüzlerine söylemiştim. "Bu sergilediğinin elitist bir yaklaşım" demiştim:
- Farkında mısınız, kendi tabanınızı kendiniz aşağılıyorsunuz.
Dinleyen olmadı. Tersine tepki gösterildi.
Yapılanlar "Çok önemli bir hizmet" olarak gösterilip savunuldu.
Başkasına gerek bırakmadı, MHP yönetimi kendi tabanını kendi hırpaladı.
Üstelik, bu tavır yıllarca devam etti.
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Bugün MHP'nin içine düştüğü sıkıntılı durum hiç de şaşırtıcı değil!